Close

Sabrın Zaferi: Kara Panter Mendy’nin Hikayesi

Futbol dünyasında ilham verici hikayelere sıklıkla tanık oluruz. Bu kadar popüler bir alanda en yüksek seviyeye çıkmanın kendisi zaten büyük bir başarıdır. Ancak bazı hikayeler diğerlerinden daha özeldir. Bunlardan biri de Edouard Mendy’nin işsizlikten zirveye uzanan yolculuğudur.

Edouard Mendy Fransa’nın Montivilliers şehrinde doğdu. Annesi Senegal  babası Gine Bissau’dan gelen göçmenlerdi. Birçok Afrikalı futbolcunun hayat hikayesinde görmeye alışık olduğumuz aşırı fakirlik durumu Mendy  yoktu. Orta sınıf denilebilecek bir aileydiler. Küçük Edouard, futbol hayatına 7 yaşında Le Havre takımında başladı. O zamanki idolü Fransa’nın milli kalecisi Fabian Barthez’di.

İlerleyen yıllarda Le Havre’ın A takımına yükselemeyen “uzun kapıcı” lakaplı kaleci, şansını daha alt seviye takımlarda denedi. 2011 yılında AS Cherbourg’a transfer oldu. Ancak burada da işler istediği gibi gitmedi. 2014 yılına gelindiğinde hala takımın ilk kalecisi olmamıştı. Dahası takım ona yeni bir sözleşme önermemişti. O zaman beraber çalıştığı menajeri Mendy’ye kulüp bulma sözü verdi. Ancak bu sözünü tutmadı. Menajerine ulaşmaya çalıştığında telefonu açılmadı. Menajerinden sadece gelecekteki hayatında şans dileyen bir mesaj aldı. 22 yaşında işsiz kalan Edouard için hayat oldukça zordu. Zira ailesinin evine dönmek zorunda kalan genç adamın bir de hamile bir kız arkadaşı vardı. Bu dönemde Fransa Devleti’nin sağladığı işsizlik maaşına başvurdu. Hatta bir ara futbolu bırakıp bir kıyafet dükkanında çalışmayı  bile düşündü. Bu noktada ailesinin ve eski takımının desteğiyle ayakta kaldı. Ailesi ona futbola bir şans daha vermesini telkin etti. Le Havre ise tesislerinde antrenman yapmasına izin verdi. Mendy 2014-2015 sezonunu hiçbir ücret almadan antrenman yaparak geçirdi.

Şans Artık Ondan Yana

2015 yılından sonra ise işler iyiye gitmeye başladı. Cherbourg’dan takım arkadaşı Ted Lavie Marsilya’nın kaleci antrenörü Dominique Bernatowicz’e Mendy’yi önerdi. O sıralar yedek kaleci arayışı olan Marsilya da 4. kaleci olarak Mendy’yi kadrosuna kattı. Bu uzun boylu, çalışkan ve yetenekli kalecideki ışığı görmesine rağmen Bernatowicz ona sadece 1 yıllık sözleşme önerdi. Zira Marsilya ülkemizdeki büyük kulüplere benzer şekilde pek sabırlı bir takım değildi. Eğer başarısız olursa alacağı tepkiden çekinen Bernatowicz bu nedenle ona uzun bir sözleşme teklif edememişti. Mendy burada geçirdiği 1 yılın ardından nihayet Fransa’nın üst düzey liglerinde bir takım buldu. 2016 yılında League 2 takımlarından Stade de Reims ile anlaştı. 2. sezonunda takım League 1’e yükselirken 19 maçta kalesini gole kapatarak başarılı bir performans sergiledi.

Reims ile bir sezon da League 1’de oynadıktan sonra 7,6 milyon bonservis bedeliyle Rennes yolunu tuttu. 2019-2020 sezonunda Rennes Şampiyonlar Ligi bileti alırken Mendy de dünya devlerinin dikkatini çekmeyi başardı. Chelsea’nin kaleci biriminin başındaki Christophe Lollichon 18 aydır takip ettiği kaleci için artık zamanın geldiğini düşünüyordu. Dünyanın en pahalı kalecisi olarak Chelsea’ye aldıkları Kepa, istediklerini vermemişti. O da Rennes’deki bu yükselen yeteneğe şans verdi, tıpkı 16 yıl önce yaptığı gibi. 2004 yılında Rennes’den Chelsea’ye gelen Petr Chech mavililerin tarihinin en iyi kalecisi olurken takımla her kupayı kazanan bir efsane olmuştu.

Böyle bir efsaneyle benzer yoldan gelmek başta sempati uyandırsa da ilk defa bir Avrupa devi takıma transfer olan bir insan için oluşturduğu baskı da yadsınamaz. Üstelik, sorunlu da olsa takımda rekabet etmesi gereken dünyanın en pahalı kalecisi varken hiç kolay olmasa gerek. Ancak Mendy kısa sürede bu baskıların altından kalktı ve ilk sezonunda takımın birinci kalecisi olmayı başardı. Buradan sonrası ise hepimizin bildiği başarılardan ibaret. Chelsea’de henüz 2. yılını bitirmeden Şampiyonlar Ligi, Avrupa Süper Kupası, FIFA Kulüpler Dünya Şampiyonası ve Afrika Uluslar Kupası’nı kazandı. Şampiyonlar Ligi’ni kazanan ilk Afrikalı olurken  FIFA tarafından da yılın kalecisi seçildi.
Yıldız futbolcuların çoğunluğunun yetenekleri sayesinde küçük yaşlarda fark edildiği bir zamanda yaşıyoruz. Çoğunlukla 20 yaşına gelmeden önce kendilerini genç takımlarda, genç milli takımlarda gösteriyorlar. 22 yaşında kulüpsüz kalan, 26 yaşına kadar ülkesinin ilk liginde oynama şansı yakalayamayan bir oyuncunun her şeyi kazanan bir yıldıza dönüşmesine  ise belki bir daha tanık olamayacağız. Ancak Edouard  Mendy’nin bu harika hikayesinin devamına beraber tanıklık edeceğiz.

Yazan: Ahmet Tarık ÇAM

Editöryal Düzenleme: Serkan ÖZDEMİR & Yavuz AKYOL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top