Close

Rus Ruleti: Bucks & Nets

Doğu Konferansı yarı finalinde Milwaukee Bucks – Brooklyn Nets 7. maçta karşı karşıya geliyordu. Son anlarında duygularım o an salonda olan seyirciler kadar karışıktı. Son saniyede atılan basketle maçın uzamasına sevinmiştim. Fakat turu kimin geçmesini istiyordum hala karar verememiştim. Bu kararsızlık sürecinde düşünürken geçmişten anlar aklıma geldi. Bazısı bulanık bazısı net anlarla birlikte geçmişe doğru bir yolculuk başladı ve sonucunda bu yazının temeli atıldı. İleride bu anların bir parçası olacak olan bu maçın geçmişinde neler yaşanmış, gelin beraber bakalım.

BAŞLANGIÇ: İLK MACERA

O senelerde yaşım yeni çift hanelere çıkmıştı. NBA kartları toplamak hayatımın en büyük eğlencelerinden biriydi. Kartların, yanında verilen derginin kapağında gördüğüm iki genci hiç tanımıyordum. Gençlerden biri Portland Trail Blazers tarafından ilk sırada seçilecek Greg Oden’dı. Oden’ın kariyeri, yaşadığı sakatlıklarla beklenilen noktaya ulaşamayacaktı. Çin’e gittiği sezonun ertesinde basketbola veda edecekti. Kapak fotoğrafındaki diğer genç ise benim bile kendimi yaşlı hissettiğim yaşlarda ligin en iyilerinden biri olmaya devam ediyor. All-Star oyuncusu Ray Allen’ı draft gecesi Boston’a yollayan Supersonics, bu hamlenin ardından ikinci sıradan Kevin Durant’i seçti. Bu iki yapılanma hamlesi de NBA’in önümüzdeki yıllarına damga vuracaktı. Durant için de her duygunun en sert hallerini hissedeceği bir kariyerin ilk adımı oluyordu.

Seçildiği seneyi takımı 20-62’lik derecesiyle konferansında sonuncu bitiren Kevin Durant, bireysel olarak iyi istatistiklerle birlikte Yılın Çaylağı seçildi. 2008 draftında da üst sıra seçim hakkı olan Supersonics, 4.sıradan seçilen Russell Westbrook ile geleceğe yönelik bir heyecan verici adım daha atacaktı.

Seattle Supersonics, kulübün el değiştirmesi sonucu Washington’dan Oklahoma eyaletine taşındı. İsim, logo ve renklerin haklarını Seattle şehrine bırakmayı kabul eden takımın yeni sahipleri, kulübün adını Oklahoma City Thunder olarak açıkladı. Yeni ismi ve yeni yol arkadaşıyla beraber sezona başlayan Durant için işler iyi gitmeyecekti. 1-10’luk dereceyle başlanan sezonun başında baş antrenör PJ Carlasimo’nun görevine son verildi. Yerine ise geçen sene görevine yardımcı antrenör olarak başlayan Scott Brooks getirildi. İlerleyen yıllardaki maceranın da antrenörlük koltuğunda oturacak olan Brooks ile ligi 23-59’luk dereceyle Doğu Konferansı on birincisi olarak tamamladı.

Durant ve Westbrook gibi NBA’in geleceği iki oyuncunun yanına 2009 NBA draftıyla beraber James Harden da eklendi. 3. sıradan takıma katılan Harden’ın yanı sıra geçen sene seçilen Serge Ibaka da İspanya’dan dönüp takıma katıldı.

İki önemli eklemeyle beraber sezona giren Oklahoma Play-off’lara katılmaya hak kazandı.  Play-off ilk turunda Lakers’la karşılaşıyorlardı. Seriyi 4-2 kaybetseler de otoriteler tarafından geleceğin şampiyonluk adaylarından biri olarak gösterildiler.Gösterdiği performansla ilk defa All-Star maçına seçilen Durant, 30,1 sayıyla NBA tarihinin en genç sayı kralı unvanını kazandı.

 5 yıllığı 86 milyon dolar değerinde bir kontrat imzalayan KD ve Thunder, yeni sezona beklentilerle başladı. Harden’ın 6. adam rolündeki etkisiyle Oklahoma kenar katkısını da arttırarak 55-27’lik dereceyle konferansını 4. sırada bitirdi ve 5. sıradaki Denver ile eşleşti. Denver’a karşı ilk 3 maçı da kazanan Oklahoma 4. maçta Westbrook’un felaket üçlük performansı sebebiyle kaybederek seriyi tekrardan Oklahoma City’e getiriyordu. 5. maç başa baş gitse de son dört dakikaya 9 sayı geride giren Thunder’da sahneye süperstarı Durant çıkıyordu. Harden’ın da kritik yerlerdeki katkılarıyla maçı 100-97 kazanan Thunder, bir üst tura çıktı. Batı konferansı yarı finalinde Memphis Grizlies ile 7. maça uzayan bir seri yaşayan Thunder, son maçta süper üçlüsünün dengeli katkısıyla seriyi 4-3 kazandı ve batı finalinde ligin tecrübeli takımlarından Dallas’ın rakibi oldu. O sene NBA şampiyonluğunu da kazanacak olan Nowitzki’li Dallas’a 4-1 yenilen Thunder, sezonu Batı finallerinde elenerek kapattı. Maç sonunda “şimdi çok zor, fakat öğrenmeye devam ediyoruz. Daha iyi olmak için zorlamaya devam edeceğiz” diyen Durant, bu mağlubiyetin öğretici yanına dikkat çekiyordu.

Biten sezonun ardından 1 Temmuz 2011’de açıklanan lokavt kararıyla beraber lig uzun bir araya girdi. Aralık ayında başlayan lige hızlı bir giriş yapan Oklahoma City, Batı Konferansı’nı ikinci sırada bitirerek Play-off’lara katıldı. Durant üst üste üçüncü kez sayı kralı olurken Harden da ligin en iyi altıncı adamı seçiliyordu. Play-off’larda sırasıyla ligin son 20 senesinin en başarılı batı takımları olan Mavericks, Lakers ve Spurs ile eşleşti. Batı finaline kadar kolay seriler geçiren Thunder, Spurs serisine 2-0 geriye düşerek başladı. Geçen sene koydukları çıtaya ulaşan fakat daha fazlasını isteyen Durant’e kenardan verdiği etkili katkıyla Harden da eşlik etmiş ve 2-0’dan sonra maç kaybetmeden seriyi kazanmışlardı.

2007 senesinde başlayan projenin meyvelerini toplamaya başlama zamanı gelmişti. 1995-96 sezonunda Micheal Jordan’lı Chicago Bulls’a karşı kaybettikleri finalden sonraki ilk finalleriydi ve aradan uzun bir süre geçmişti. Geçen uzun yılların ardından Thunder’ın elinde ligin ana faktörlerinden olacak üç yıldız vardı. Karşılarında ise Dwayne Wade, Chris Bosh ve Lebron James’’in olduğu Miami Heat vardı. Geçen sezona da şampiyonluğun en güçlü adayı olarak giren Miami, Batı finalinde Thunder’ı eleyen Dallas’a kaybetmişti. Üst üste ikinci finaline çıkan Heat, bu kez kupaya ulaşmak istiyordu.

İlk maçta başa baş geçen mücadeleyi son çeyrekte Durant’in oyuna ağırlığı koymasıyla Thunder kazandı. İkinci maçta 18-2’lik bir açılışla geriye düşen Thunder, maç boyunca farkı kapatmak için uğraştı. Son çeyreğe çift haneli farkla geride giren Durant ve arkadaşları maçı tek topa kadar indirseler de geri dönüşü gerçekleştiremediler. Evinde ilk Play-off mağlubiyetini yaşayan takım sonraki üç maçı da kaybederek eleniyor; sezon sonrasında takımın kenardan gelen bir parçası olmayı istemeyen Harden, Houston’a takaslanıyordu. Durant ve Harden ilerde bir kez daha takım arkadaşı olacaktı. Fakat bunun için daha zaman vardı.

SÜREÇ: YENİ UMUT

Milwaukee’de 2009 NBA draftlarında İtalya’dan seçilen Brandon Jennings ile beraber yeni bir dönem başlamıştı. Fakat Bucks Play-off’ların ilk turundan ilerisini göremediği bu sürecin sonunda Brandon Jennings’le yollarını ayırıyor, aynı sene draft hakkını yine Avrupalı bir oyuncuyla kullanıyorlardı. Tarihlerinde bir şampiyonluğu bulunan ve bunu da 30 seneyi aşan bir süre önce kazanan Bucks’a, kaybedilen umutları yeniden getirecek olan isim de aynıydı. Giannis Antetokounmpo.

Atina doğumlu olan Yannis’in ailesi, doğumundan üç sene önce Nijerya’dan Yunanistan’a göçmüştü. Sokakta saat satarak başlayan hayatında basketbolla tanışmış, bu ona 18 yaşında NBA’e girme fırsatı sunmuştu. Yunanistan’da doğmasına rağmen hukuken Yunan vatandaşı değildi. Bu hakkı ancak NBA’e gelmeden birkaç ay önce alabildi. İlk senesinde rotasyonun bir parçası olmayı başararak sezonun çaylak beşine seçilmişti. Fakat takımı 15-67’lik derecesiyle ligin en kötü takımı olmuştu.

2013-14 sezonunun sonunda Bucks takımının sahibi değişti. İlk icraatı yeni ve modern bir salon sözü olan yeni yönetim, takımın başına 2015 ve 2019 senelerinin ikinci tur draft hakları karşılığında Brooklyn’den Jason Kidd’i getirdi. Kulübün sahibi, koçu değişmişti. Kadro Yannis’in de içlerinde bulunduğu genç bir kadroydu. Bucks cephesinin çehresi değişmişti ve artık tarihe geçecek başarılar bekleniyordu.

Kidd ile geçen ilk sezonu, Doğu Konferansı Play-off’ları ilk serisinde Chicago Bulls’a 4-2 kaybederek bitiriyorlardı. Geçen sene ligin dibine demir atmış takım için bu derece, başlangıç için gayet yeterliydi. Yannis takımın içindeki rolünü arttırmıştı. Yaşının genç olmasından ötürü hala uzuyordu. 3 numara olarak geldiği ligde fiziğinin avantajıyla 4 numara, oyun görüşü ve bileklerine hakimiyetiyle oyun kurucu pozisyonunda da oynayabiliyordu.

Sonraki sezon da beklentiler artmıştı. Fakat Bucks 33-49’luk dereceyle Play-off’lara kalamıyordu. 12,7 olan normal sezon sayı ortalamasını 2015-16 sezonunda 16,9’a çıkartan Yannis, sene sonunda 4 seneliği 100 milyon dolar olan kontratı Bucks’la imzalamıştı. Fiziğinin ve ellerinin acayip orantısızlığı sebebiyle de “Greak Freak” lakabını almıştı.

2016-17 sezonunu 6. sırada bitiren ve Play-off ilk turunda Toronto Raptors’a 4-2 yenilerek sezonu kapatan Bucks’ta birinci turdan öteye gidememe sıkıntısı devam ediyordu. Bu arada normal sezon içinde kariyerinde ilk kez All-Star’a seçilen Yannis, NBA en çok gelişim kaydeden oyuncu ödülünün de sahibi olmuştu. Sezonun takımlarında da kendine yer buluyor ve takımın süperstarı olduğunu kanıtlıyordu.

Sezona 22-23’lük dereceyle başlayan Bucks, koç Kidd’i kovmuş, yerine yardımcısı Joe Prunty’i getirmişti. Geçici olarak gelen Prunty ile beraber ivme yakalayan Bucks, Play-off’lara 7. sıradan girmeyi başarmıştı. Boston’la olan eşleşmeyi yedinci maça kadar taşıyan Bucks, sonunu getirememiş ve yine ilk turdan elenmişti.

Yeni sezonda takımın başında Mike Budenholze olacağı açıklanmıştı. Merakla beklenen yeni salon da sezon başlamadan açılıyordu. Son senelerde birçok değişime uğrayan Milwaukee, yeni koçuyla birlikte ligi birinci sırada bitirmişti. Ligin En Değerli Oyuncusu ödülünü alan Yannis, ligin zirvesine doğru emin adımlarla ilerliyordu. Birinci sıradan girdiği Play-off’larda ilk turda Detroit’i süpürmüş ve ilk tur lanetini kırmışlardı. Konferans yarı finallerinde Boston’ı da 4-1’le rahat geçen Bucks, Konferans finalinde Leonard eklemesiyle kendi çıtasını aşmayı hedefleyen Raptors ile karşılaşmış, seriye kendi evlerindeki iki galibiyetle başlasalar da deplasmandaki iki maçı kaybetmişlerdi. Serinin beşinci maçında evine dönen Bucks, kaybederek saha avantajını yitirmişti. Deplasmandaki maç, mutlaka kazanılmalıydı. Maçın son dakikalarına başa baş girseler de son dakikada hücumda gelen hatalar sonucu maçı ve seriyi kaybettiler. Maçın sonunda 2-0’dan seriyi vermelerine dikkat çeken Yannis, bireysel ve takım olarak daha iyi olmaları gerektiğini söylüyordu.

2019-20 sezonuna takımın bir diğer All-Star oyuncusu Khris Middleton ile 5 yıllık kontrat imzalayarak giriyorlardı. “Bu şehirde bu grupla şampiyonluk kazanmak için çalışmak benim için biraz daha önemli çünkü o karanlık günlerde oradaydım. Giannis ve ben her şeyi birlikte yaşadık.” İmzayı attıktan sonra söyledikleri bunlardı.

 Mart ayında bütün dünyayı etkisi altına alan Covid-19 virüsü nedeniyle lige ara verildi. 30 Temmuz’da Orlando’da “Bubble” adı verilen organizasyonla lige geri dönüldü. Normal sezonu lig lideri olarak bitiren Milwaukee ilk turda Orlando’yla eşleşti. İlk dört maçın sonunda 3-1 önde olan Bucks, siyahi vatandaş Jacob Blake’e 7 el ateş edilmesini protesto etmek için beşinci maçı boykot etti. Bu boykotu diğer takımlar da destekledi ve NBA yönetimi maçları bir süre erteledi. Üç gün sonra oynanan maçı kazanan Bucks bir üst tura çıktı. Yarı finallerde Miami Heat ile eşleşen Bucks, turun favorisi olarak gösteriliyordu. Dengeli başlayan ilk maçta dönem dönem çift haneli fark yakalasalar da bu farklar çok uzun sürmedi. Maçın son beş dakikasında Jimmy Butler’ın harika oyunuyla maçı kazanan Miami oldu. Bu şok yenilginin ardından ikinci maçı önde götüren Miami olsa da son saniyeye 114-114 eşitlikle girildi. Fakat Jimmy Butler’ın son saniyedeki atışına faul yapan Yannis, Miami’yi futbol tabiriyle “santrası olmayan gole” benzeyen serbest atışlara yolluyordu. Üçüncü maçın da son çeyreğine kadar kontrolü elinde tutan Bucks, yine Jimmy Butler’a engel olamadı ve seri 3-0’a geldi. NBA tarihinde hiçbir takım 3-0’dan geri gelemedi. Maç sonunda Yannis bunu başaran ilk takım olabileceklerini söylüyordu. Dördüncü maçın ikinci çeyreğinin başında sakatlanan Yannis, takımına 19 sayılık bir katkıyla maçı erken tamamlıyordu. Yannis’in sakatlığı sonrasında 4-0’la süpürüleceği düşünülen Bucks’ta sahneye Khris Middleton çıktı. 36 sayıyla takımını seride tutuyor ve maça noktayı koyan üçlüğü Heat potasına yolluyordu. Beşinci maça Yannis’ten yoksun çıkan Bucks, Heat kenarının 38 sayılık katkısıyla beraber yeniliyor ve lige Konferans yarı finalinde veda ediyordu. Şampiyonluk hedefine bu sezon da ulaşamayan Milwaukee Bucks’ı büyük bir tehlike bekliyordu: Yannis Antetokounmpo’nun kararı.

SONUÇ: KAZAN YA DA EVİNE DÖN

Thunder’la beraber 3-1’den Warriors’a Batı finallerini kaybeden Durant, o senenin sonunda kaybettiği rakibine giderek tamamlıyordu. Ligin oyun anlayışını farklı bir noktaya getiren eski rakipleri  Steph Curry ve Klay Thompson’ın yanına giden Durant, ayrılırken yanında 2 NBA şampiyonluğu, 2 finaller MVP’si ve bir de aşil sakatlığı alıyordu. Amerika’nın doğusuna, Brooklyn’e geçen Durant buradaki ilk sezonunda sakatlığı nedeniyle oynamadı. Pandemi nedeniyle Aralık ayında açılan 2020-21 NBA sezonunda 72 maçlık normal sezonda 35 maça çıktı.

Eski takım arkadaşı Westbrook ile Houston’da buluşan Harden, takıma geldiğinden beri aşamadığı çizgiyi yine aşamıyordu. Bireysel olarak MVP ödülünü kazanmıştı. Ligin en yaratıcı oyuncularında belki de zirvedeydi. Ama şampiyonluk hedefine bir türlü ulaşamamıştı. Eski arkadaşıyla da bunu başaramayan Harden, sene sonunda takımından takasını istiyordu. Uzun süren takas süreci sonucunda, sakatlıktan yeni dönen yine bir eski takım arkadaşı Durant’in yanına Brooklyn’e gidiyordu. Durant ve İrving’e ek Harden’ı kadrosuna katan Brooklyn’de tek hedef şampiyonluktu.

Yeni sezona Eric Bledsoe-Jrue Holiday takasıyla giren Bucks’ta esas problem Antetokounmpo’nun kararıydı. Sezona bir hafta kala 5 yıllığı 228,2 milyon dolarlık rekor bir ücrete takımda kaldı.

2020-21 sezonu yoğun takvim ve pandemi süreciyle geçiyordu. Oyuncuların istikrarlı bir şekilde oynayamadıkları ve sakatlıkların, sezonun her dönemine damga vurduğu bir sezon oluyordu. Normal sezonu Doğu Konferansı’nda 2. ve 3. bitiren Brooklyn ve Milwaukee, Konferans yarı finallerinde karşı karşıya geldi. İlk turda Brooklyn, Boston ile karşılaşıyor ve 4-1 gibi rahat bir dereceyle bir üst tura çıkıyordu. Milwaukee ise geçen sene Play-off’larda büyük darbe vuran Miami’den intikamını 4-0 ile aldı. 

Serinin ilk maçının 43. saniyesinde Harden’ın sakatlanmasıyla Brooklyn cephesinde moraller bozuluyordu. Durant ve Harden’ın yanında ligin en yetenekli skorerlerinden biri olan Irving vardı. Bu üçlü üzerine kurulan takımda yan parçaların oyuna katkısı sınırlıydı. Ana üç skorerinden birini kaybeden Brooklyn’de sahneye sezon içerisinde imkansız hayallerle gelen Blake Griffin çıkıyor; maçın sonunda farkı açan Brooklyn seriyi 1-0’a getiriyordu. Evindeki ikinci maçı da rahat kazanarak Milwaukee’ye gidiyorlardı. 33 ve 35 sayı atan Yannis ve Middleton ikilisiyle skora ortak olan Bucks, maçı düşük skorda tutarak evinde kayıpla başlamıyordu. 4. maça damgasını vuran yine bir sakatlık oldu. Yannis’in ayağının üstüne düşerek sağ ayak bileğini sakatlayan Irving, maça ve seriye bir daha geri dönemeyecekti. Brooklyn, Durant’in yanına skor katkısı bulamayınca Bucks seriyi eşitliyordu. 5. maça James Harden tam iyileşmemesine rağmen dönüyordu. Sekiz denemede hiç üçlük isabeti bulamayan Harden hareket kapasitesini de hiç zorlayamıyordu. Fakat Brooklyn’i bu cendereden çıkartan Durant oldu. Yüksek verimle 49 sayı atan Durant, kariyer performanslarından birini gösterdi. Benzer performansı serinin altıncı maçında gösteren Khris Middleton, seriyi 7. maça, Brookyln’e geri taşıyordu.

Bucks koçu Budenholzer’ın takımdaki geleceği tartışılıyordu. Medyada, seriyi kaybetmesi sonucunda yerine geçecek adaylar dillendirilmeye başlamıştı. Başarısızlık -şampiyon olamamak- normal sezondaki planlarını değiştirmemekle suçlanan koçun sonu olabilirdi. Brooklyn cephesinde de başlanan projenin meyvelerini toplama zamanı gelmişti. Harden takasıyla birlikte bu konudaki ciddiyeti iyice perçinlendi. Olası başarısızlıkta, yönetilmesi üç zor ‘egoyla’ ne yapacağı tam kestirilemeyen, Nets içinde kurulan yapı bir anda yıkılabilirdi. Bu stresle başlayan 7. maçın ilk çeyreğine 6-0’lık bir Bucks girişiyle başlandı. Durant ve Harden’dan gelen sayılarla dengeyi sağlayan Nets, çeyreği de 3 sayı farkla önde kapattı. İkinci çeyreği de dengede geçen maçın devre arasına Brooklyn, 6 sayılık farkla önde girdi. İkinci yarıda Antetokoumnpo maça damgasını vurdu. Tehlikeli bir noktada geride kapattıkları maça Yannis’in hücumdaki üretkenliğiyle ortak oldular. Durant ilk yarıdaki istikrarını sürdürse de takım arkadaşlarından katkı alma noktasında yalnız kalıyordu. Hücumda Harden sakatlığının etkisini biraz daha atlatmış gibi gözükse de delici etkisini hala tam oturtmuş değildi. Son çeyreğe 82-81 Bucks üstünlüğüyle girildi. Maçta hiç kenara gelmeden oynayan Durant’te yorgunluk emareleri gözükse de skor yükünü yine o taşıyordu. Bucks’ta ise maç boyunca çok ortalarda gözükmeyen Midlleton ve Holiday ikilisi sürüklüyordu. Maçın son bir dakikasına girerken fark 4 sayıyla Bucks lehineydi. Durant’in bulduğu sayılarla farkı ikiye indirdiler. Sonraki hücumda Middleton’ın üçlüğü potaya girmiyor fakat Tucker ribaund’u alıyordu. Bu avantajın sonunda hücum süresini kullanamayan Bucks, topu Nets’e vermişti. 5,2 saniye kala gelen bu fırsatı değerlendiren Durant sayıyı aldı. Üçlük çizgisine ayağının ucuyla basan Durant maçı kazandıramasa da uzatmalara götürmeyi başardı. Uzatmalara Bruce Brown’ın basketleriyle Nets önde başlasa da son 1:12’ye kadar maçta sayı olmadı. Yannis’in attığı ikilik isabetle eşitliği sağlayan Bucks, Brook Lopez’in, Durant’e bloğu sonrasında öne geçme fırsatı yakaladı. Bu fırsatı, son çeyreğin Bucks adına yıldızı Middleton’la değerlendirdiler. Son 40 saniyeye iki sayı farkla geride giren Nets’de gözler Durant’e çevrilmişti. Fakat yorgunluğun da etkisiyle son iki topu istediği gibi kullanamadı. Son saniyelerdeki serbest atışlarla 115-111 kazanan Milwaukee seriyi 4-3 kazanıyor ve Konferans finallerine yükseliyordu.

Bu kalp kırıcı maç sonrasında kariyerlerinde yaşadıkları ilginç olaylarla da gündemde olan iki isim Irving ve Harden’ın nasıl bir tavırda olacakları yeni sezon öncesi Brooklyn için en önemli noktaydı. Çıkacak ufak bir kıvılcımın kurulan yapıyı küle çevirmesi kimseyi şaşırtmazdı. Durant ise yaşadığı sakatlık sonrasındaki şüpheleri çok şükür ki haksız çıkardı. Tek başına yarattığı etki hala çok büyüktü ve sakatlık ondan en azından şimdilik bir şey götürmemişti.

Yazıyı bitirdiğim sırada Konferans finallerinde NBA’in yeni “villian”ı Trae Young’ın takımı Atlanta Hawks’ı eleyen Bucks, NBA finallerinde Phoenix’in rakibi oldu. Atlanta’yla geçen seride sakatlanan Yannis’in finallerde oynaması beklense de performansı ne seviyede olacağı merak konusu. Kendisini bu noktaya getiren takımına ve Milwaukee şehrine hayalini bile kuramadıkları şampiyonluğu getirebilecek mi, önümüzdeki günlerde birlikte göreceğiz.

Yazan: Onat Özgür Kulay

Editöryal: Nergiz Bulut & Yavuz Akyol

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top