Close

2016 Cleveland Cavaliers Şampiyonluk Öyküsü

Dile kolay, 52 sene. Cleveland Browns’ın 1964 yılındaki Amerikan Futbol Ligi şampiyonluğu sonrasında Cleveland şehrinin bir spor organizasyonunda şampiyonluk görmek için beklediği süre tam 52 sene. Bu süreç içerisinde herhangi bir Cleveland organizasyonu final oynamadı mı? Tabi ki oynadı ama sonuç hep aynıydı, hüsran. 2016 senesinde ise bu hasret nihayet sona ermiş oldu. Hem de öyle bir sona ermiş oldu ki senaryo olarak yazılsa Woddy Allen bile imrenirdi. Gelin bu yazımızda 2016 yılına dönelim ve Cleveland Cavaliers’ın bir şehrin bekleyişine nasıl son verdiğini hatırlayalım. 

Aslında hikayenin başlangıcı için biraz daha geriye giderek şampiyon olan yapının nasıl kurulduğuna bakmamız gerekiyor. Takvim yaprakları 2014 senesini gösterdiğinde LeBron James ve Cleveland ayrılığının üzerinden 4 sene geçmişti. Bu süre içerisinde kral Miami ile 4 final oynamış, bunların ikisini kazanmış ve ikisinde de final serisinin en değerli oyuncusu seçilmişti. Bu güzel 4 senenin ardından James artık yavaş yavaş Miami’deki misyonunu tamamladığını düşünmeye başlamıştı. Onun için artık yeni hedef evine dönerek sözünü tutmaktı. Ayrılığının öteki tarafında ise Cleveland için işler pek iyi gitmemişti onlar ayrılıktan sonra depresyona giren taraftı. 2010 – 2014 aralığında Cleveland gerçek anlamda ligin dibine demir atmıştı. Evet, bu seneler arasında çoğunlukla “tanking” yaptılar kabul, ama zaten “tanking” yapmak onlar için opsiyonel bir durum değildi, ellerindeki kadrolar ile herhangi bir başarı yakalamaları imkansızdı. Kral ayrılık ile geçen 4 sezonda kendine 4 final, 2 şampiyonluk, 2 final serisi MVP’liği, 2 normal sezon MVP’liği eklerken, Cleveland ise draftlardan Kyrie İrving, Tristan Thompson, Andrew Wiggins gibi genç oyuncuları buldu. Bir de Anthony Bennet’ı, onu unutmak mümkün değil. Tristan Thompson’ı bir kenara bırakırsak Kyrie İrving ve Andrew Wiggins Cavs’in şampiyon yapısı için oldukça önemliydi. İkisi arasındaki tek fark ise biri şampiyonluğa doğrudan katkı verirken öbürü dolaylı yoldan katkı verdi. Öncelikle Wiggins’den başlayalım. Cleveland 2015 NBA drafatında 1. sıradan genç yetenek Andrew Wiggins’i seçmişti. Wiggins birçok kişiye göre belki de son yıllardaki en yetenekli oyuncuların başında geliyordu. Ancak Cavs, Wiggins daha bir maça bile çıkmadan onu Minnesota Timberwolves’ın yıldızı Kevin Love karşılığında takasladı ve takıma 3. süper yıldızı ekleyerek Big Three’yi kurmuş oldu. Peki diğer 2 süper yıldız? Cavs Love takasını yapmadan birkaç gün önce, Kral 3 kelime ile eve dönüşünü resmiyete kavuşturmuştu. “I’M COMING HOME”. Böylece ikinci LeBron James ve Cleveland birlikteliği başlamıştı. Kral James sözünü tutmak ve şehrine çok istediği şampiyonluğu kazandırmak için şövalyeleri Kyrie ve Love ile yola çıkmaya hazırdı.

Takıma Lebron ve Love’ın katılması ile birlikte Kyrie İrving artık Cavs’de yalnız değildi. Kyrie içinde artık yeni bir macera başlıyordu draft edildiği günden beri takımın en büyük umudu ve potansiyeli olan genç yıldız artık ligin dibinde olan bir takım için değil şampiyonluk kovalayan bir takım için ter dökecekti. Ancak maceranın “yeni” olması sadece bununla ilgili değildi. Kyrie artık Gotham’ın Batman’ı değil Robin’idi. Bu Cavs için ileride yeni bir ayrılığın sebebi olacaktı fakat bizim konumuz şuan bu değil.

İkinci Bahar 

Big Three’nin birlikteliğinin ilk sezonu oldukça başarılı geçmişti. Normal sezonu 53 galibiyet 29 mağlubiyet ile doğu ikincisi olarak bitiren Cavs, birçok kişi için ne kadar doğu ikincisi olsa da finaller için Doğu Konferansındaki en büyük adayıydı. Evet, normal sezonda bazen sorunlar yaşadılar, oyunları doğu lideri Atlanta Hawks kadar pürüzsüz değildi ancak; Cavs’deki “şampiyon takım kumaşı” Hawks’ a nazaran bir hayli fazlaydı. Play-offlar başladığında ilk turda rakip küllerinden doğmaya çalışan Celtics’di. Seri, bize üzerinde konuşulacak pek bir şey vermedi. Cavs, Boston’ı 4-0 ile süpürerek evine gönderdi. Bu serinin bize gösterdiği tek şey belki de Cleveland’ın gerçek bir play-off takımı olduğuydu. 2. turda rakip bu sefer biraz daha dişliydi. Doğu Konferansı üçüncüsü Chicago Bulls, serinin ilk maçını Cleveland’dan deplasmanda çalarak belki de herkesi şaşkınlığa uğrattı. Kabul, Boston serisinden daha zor geçmesi bekleniyordu fakat kimse Cavs’ın ilk maçı evinde kaybedeceğini beklememişti. Bulls’un, Cavs’a bu kadar dişli gelmesinin bir öteki sebebi ise Cleveland’ın ilk turda Kevin Love kaybetmesi olmuştu. Celtics serisinin 4. maçında omzu çıkan Love play-offların geri kalanında oynayamayacaktı ve bu Cleveland’ın daha sadece ilk kaybı olacaktı. Love’suz geçecek bir Bulls serisi zaten zor olacaktı bir de bunlara Kyrie İrving’in sahada gezen hayalet performansı ve ilk maç mağlubiyeti eklenince Cavs taraftarları bir acaba demedi değil. Cleveland ikinci maçı kendi evinde rahat bir şekilde kazanarak seriyi en azından 1-1 ile Chicago’ya götürmeyi başardı. 3. maçta Bulls ev sahibi avantajı ve Rose’ın harika Game Winner’ı ile Cavs’ı mağlup ederek seri de 2-1 öne geçti. Kyrie hala ortalarda yoktu ve 4. maç tekrar Chicago oynanacaktı. 4. maç Cavs için hiç kolay geçmiyor ve tehlike çanları çalıyordu herkes seri 3-1 mi olacak, Cavs ve Lebron bu kadar erken mi veda edecek derken Lebron James sahneye çıkarak bir önceki maçta Rose’un yaptığını yaparak harika bir Game Winner ile seriyi eşitliye getirmeyi başardı. Bu noktadan sonra Cleveland arkasına bakmadı ve sıradaki 2 maçı da kazanarak seriye 4-2 ile noktayı koydu. Ancak eğer LeBron o game winner da isabeti bulamasaydı belki şuan böyle bir yazı olmayabilirdi çünkü bu sezonda olan şeyler asıl hikayemiz olan 2016 senesi için oldukça önemli doneler bulunduruyor. Geldik Doğu Konferansı Finaline. Rakip, “kusursuz” basketbol oynayan Hawks. Atlanta o sene inanılmaz bir basketbol takımı olmuştu. Hawks, bütün oyuncuların görevlerini harfi harfine yaptığı, egolarından arınmış, kimsenin fazlasını istemediği bir basketbol oyuncusu topluluğundan oluşuyordu. Harika bir normal sezon takımı için harika bir normal sezon planları vardı. Ancak orası Play-offlar ve biz böyle birçok takımın Play-offlarda harcanıp gittiğini gördük. Bu seride de durum farklı olmadı Cavs bu harika “Normal Sezon” takımını 4-0 ile süpürerek Doğu konferansı şampiyonu olmayı başardı. Belki de bu sonuç bize günümüz NBA’i ile ilgili sert bir gerçeği de göstermişti. İstediğiniz kadar iyi bir takım olun, kusursuz bir basketbol oynayın ama gerçek bir süper yıldızınız, gerçek bir sorun çözücünüz yok ise NBA şampiyonluğu size çok ama çok uzak.

İlk Raunt

Big Three kurulma amacının ilk kısmını hemen ilk senesinde tamamlamıştı. NBA finallerine ulaşmışlardı artık geriye son noktayı koymak kalmıştı. Rakip ise Batı Konferansı şampiyonu ve o an bilmeseler de gelecek 4 yıl boyunca hasımları olacak Golden State Warriors’dı. Serinin ilk maçı inanılmaz bir çekişmeye sahne oldu. Uzatmaya giden maçta LeBron, Cavs adına 44 sayı kaydetti ancak halihazırda Alfredi’ni kaybetmiş olan Batman bu seride birde Robin’ini kaybedecekti. Uzatmaların bitimine 2 dakika 21 saniye kala Kyrie İrving küçük bir an için yerde kaldı. O an için çok ciddi bir şey gibi gözükmedi fakat Kyrie’nin diz kapağında kırık meydana gelmişti ve serinin geri kalanı boyunca olmayacaktı. Big Three’den geriye sadece kral kalmıştı. LeBron seri boyunca sahada her şeyini verdi, 35.8 sayı – 13.3 ribaunt, 8.8 asistlik ortalamaları da bunun en büyük ispatıydı. Lakin Kral’ın bu performansı Cavs ile ilk şampiyonluğunu kazanmaya yetmemişti. Cleveland ve Lebron birlikte ikinci finallerinden de mağlubiyet ile ayrılıyorlardı. Bu mağlubiyet acıydı ama Batman, Robin ve Alfredi ile geri dönecekti.

İkinci Raunt

2016 sezonu Cavs için bir meydan okuma gibiydi. Kevin Love ve Kyrie geri dönmüş mücadele etmeye hazırdılar. Big Three bu takımın sadece final için değil şampiyonluk için kurulduğunun farkındaydı. Geçen sezonki hüsranın tam güçlerinde olduklarında tekrar yaşanmayacağını herkese göstermek istiyorlardı. Fakat sezon içerisindeki basketbol pek de böyle demiyordu. Cleveland’ın sanki iki modu var gibiydi, bir kalburüstü takımlara karşı olan Cleveland bir de basit takımlara karşı olan Cleveland. Herhangi bir iddiası olmayan basit takımlara karşı şov yapan Cleveland, iddialı takımlara karşı adeta sahada siniyordu. Hasımları Warriors ile oynadıkları iki normal sezon maçını kaybetmeleri de bunu net bir şekilde gösteriyordu. Özellikle ocak ayında kendi sahalarında oynadıkları maçı 132-98’lik ağır bir skorla kaybetmeleri, Cavs’e “ sadece Doğu Konferansı Şampiyonu” apoletini oldukça sağlam bir şekilde yapıştırmıştı. Lakin bu mağlubiyet Cavs için yeni ve önemli bir dönemin kapısını açmıştı.

Kusursuz Cleveland

Warriors karşısında alınan ağır hezimetten 4 gün sonra Cavs yönetimi Koç David Blatt’e kapıyı göstererek baş antrenör pozisyonuna yardımcı antrenör Tyronn Lue’ı getirdi. Ligin yarısı bitmişken bu değişimin Cleveland’ı nasıl etkileyeceği herkesin en merak ettiği soru olmuştu. Lue, David Blatt’ın sahaya sürdüğü oyunu çok fazla değiştirmedi ancak onu daha ileriye götürdü ve oyundaki pürüzleri törpüledi Özellikle Kevin Love’un kullanımı için oyunun temposunu artırdı ve sahayı biraz daha açarak, Kyrie ve Lebron’un arkasında kalan Love’u oyuna daha iyi entegre etti. Cleveland, Lue’ın koçluğunda geçen seneki derecesini ileriye götürerek normal sezonu 57 galibiyet – 25 mağlubiyet ile Doğu Konferansının zirvesinde tamamladı. Ancak batıdaki tehlike oldukça büyüktü, herkes hep bir ağızdan “Winter İs Coming” diyordu. “Night King” Curry ve Ak gezenleri normal sezonu 73 galibiyet 9 mağlubiyet ile tamamlayarak tam 20 sene sonra 1996 Chicago Bulls’un 72 galibiyet 10 mağlubiyetlik rekorunu kırarak en iyi normal sezon derecesini elde etmişti.

Ana Yemek

Cavs taraftarları için normal sezon aperatif gibiydi, artık ana yemeğe geçmenin vakti gelmişti. 2016 play-offlarının ilk turunda rakip belki de sadece doğu konferansının zayıflığı nedeni ile play-offa kalabilen Detroit Pistons olmuştu. Cavs seriyi oldukça rahat bir şekilde 4-0 ile geçti. İkinci turda karşılarında bu sefer geçen senenin doğu finalisti Hawks vardı. Hawks geçen seneki görüntüsünden oldukça farklıydı zaten normal sezonu 4. tamamlamış olmaları da bunu oldukça net bir şekilde gözler önüne seriyordu. 2015 model Hawks ile 2016 model Hawks için farklı olmayan tek şey seriyi kaybediş şekilleri olmuştu. Cavs, Atlanta’yı geçen seneki gibi süpürerek adını gene Doğu Konferansı finallerine yazdırmayı başarmıştı. Konferans finallerinde karşılarına çıkan ekip kuzeyin başarılı takımı Toronto Raptors’dı. Toronto’nun, Cleveland’a ve LeBron’a karşı şansı 2016’da ve gelecek yıllarda pek tutmayacaktı. Cavs, seride 2 – 0 öne geçecek, Toronto seriyi evinde 2-2’ye getirecek ama buradan sonra Toronto’nun nefesi yetmeyecekti. Böylece Cleveland bir kez daha Doğu Konferansı şampiyonu olmuştu. İşin kolay kısmı bitmişti, asıl zorluk şimdi başlıyordu.

Bölüm Sonu Canavarı

Cavs tanıdık bir yoldan geçerek, tanıdık bir dostla karşı karşıya gelmişti. 2015’in rövanşı için Batman’ın, Robin’i ve Alfred’i sağlıklıydı. Bu sefer gerçekten Cavs ve Warriors’ı tüm güçleri ile çarpışırken izleyebilecektik. İlk iki maç Golden State’ın o zamanki sahası Oracle Arena da oynandı. 73-9’luk derecesi ile rekor kıran Golden State bu iki maçta Cavs’e epey ağır çarptı. Özellikle 110-77 biten ikinci maçta LeBron, Kyrie ve Love toplam da 34 sayı da kalırken, Warriors’tan Draymond Green’in 28 sayı atması Big Three’nin oldukça büyük eleştirilmesine neden oldu. Artık herkesin aklında iki soru vardı Cavs silkelenip ayağı mı kalkacak? Yoksa Warriors bu harika normal sezonunu hasımları Cleveland’ı üst üste 2. defa finallerde yenerek taçlandıracak mı? 3. maç için Cleveland’a döndüğümüzde Cavs’in elinde 2 ağır mağlubiyet ve 2. maçta kafasına aldığı dirsek darbesi yüzünden kafa travması geçiren ve sahaya çıkamayacak bir Kevin Love vardı. Durum pek parlak değildi ancak Batman ve Robin Gotham’da adaleti sağlamak için oradaydı. Lebron’un 32, Kyrie’nin 30 sayılık performansına, J.R Smith’in 20 sayılık katkısı eklenince, takım halinde iyi oynayan Cavs serideki ilk galibiyetini 120-90’lık skorla sağlam bir şekilde almış oldu. Şimdi durum 2-1’di ve 4. maç yine Cleveland’da oynanacaktı.

Sonun Başlangıcı 

108-97, 3-1. NBA tarihinde hiçbir takım finallerde 3-1 geriye düştükten sonra seriyi kazanamadı. Cavs de tam o noktadaydı. Artık imkansızın peşine düşmeleri gerekiyordu. Kaybetmeden 3 maç kazanmaları gerekiyordu ve bu 3 maçın ikisini Oakland da oynayacaklardı. 5. maç için Oakland’a gittiklerinde şampiyonluk için kutlama yapmaya hazırlanan Warriors taraftarları ile karşılaştılar. Ancak Warriors taraftarları kutlamayı ertelemek zorunda kalacaktı çünkü LeBron ve Kyrie’nin başka planları vardı. İlk defa bir final serisinde iki takım arkadaşı toplamda 80 sayı ve üstü atmıştı. Batman ve Robin 41’er sayılık performansları ile seriyi Cleveland’a geri götürmeyi başarmıştı. 6. maçta Kevin Love hala tam olarak hazır değildi ve sadece 11 dakika oynayabilecekti. Kevin Love hazır olmayabilirdi ama sahada sözünü tutmak ve tarih yazmak için hazır bir LeBron James vardı. Kral 6. maçta 42 dakika sahada kaldı ve 41 sayı, 8 ribaunt, 11 asistlik büyüleyici bir performans ile seriyi son maça yedinci maça taşımayı başardı. Hiçbir takım final serisini 3-1’den geriye çevirememişti. Cavs için son bir adım kalmıştı eğer bu son adımı atarlarsa sadece 3-1’den final serisi kazanan ilk takım olmakla kalmayacak, hem 52 yıllık bir hasrete son verecek hem de Warriors karşısında rövanşı, Warriors’ın o çok özel sezonunda almış olacaklardı.  

“Ovvv Block By LeBron James – Kyrie Irving It’s From Downtown”

7. maçlar her zaman herkesin en çok beklediği, tansiyonun ve gerginliğin en üst noktada olduğu maçlardır. Bu gerginlik ve tansiyon seviyesi ile doğru orantılı olarak da basketbol seviyesi 7. maçlarda serinin geneline göre düşüktür. Hele bu NBA finallerinin 7. maçı ise ve seri de 3-1’den geri gelen bir takım varsa. Cavs de Warriors da doğal olarak olabildiğince hata yapmaktan, maçtan kopmaktan uzak durmaya çalışıyorlardı. İki takımın da stresli olduğu her halinden belliydi fakat Warriors için durum biraz daha zordu çünkü; Cavs zaten 3-1’den dönmüştü ve kaybedecek bir şeyi yoktu öte yandan Warriors normal sezon rekoru kırdığı bir sezonda ikinci defa ismini tarihe yazdırmak ile karşı karşıyaydı tek fark bu pek istedikleri bir şekilde değildi. Maç baştan sona dengeli bir şekilde devam ediyordu ki dananın kuyruğu bitime 5 dakika kala koptu. Yaklaşık 3 dakika boyunca iki takımda sayı bulamadı. Bitime 1 dakika 52 saniye kala Warriors Andre İguodala ve Stephen Curry ile hızlı hücuma çıktı, Cavs de geride bir tek J.R Smith vardı, İguodala’nın pasında Smith de ekarte olunca Curry görünüşte bomboş bir turnikeye gidiyordu ancak;Warriors hızlı hücumu boyunca rakip potanın altında geriye koşan LeBron James, Stephen Curry’e yetişerek yıllar boyunca unutulmayacak ve anlatılacak bir takip bloğu yaptı. Blok o kadar inanılmazdı ki o bloğu size burada tarif etmem, anlatmam imkansız sizden ricam o bloğu açıp izlemeniz. O bloktan sonra Oracle Arena’daki seyirciler kendini bir kabusta gibi hissediyordu saha adeta sessizliğe gömülmüştü. O bloktan sonraki 1 dakika daha iki takım da sayı bulamadı ve bitime 1 dakika kala Robin sahneye çıktı. Kyrie İrving aynı Lebron James’in bloğu gibi yıllar boyunca unutulmayacak ve kendini NBA finalleri tarihine yazdıracak o inanılmaz şutu Stephen Curry’nin üstünden atarak Cavs’ı 92-89 öne taşıdı. Son hücum da Curry ile isabet bulamayan Warriors için artık her şey bitmişti onlar 3-1’den seri kaybeden rekortmen bir takımdı artık. Öteki yanda Cavs ise 3-1’den NBA finalleri serisi kazanan ilk takım olmuş bunu da NBA tarihinin en iyi normal sezon takımına ve geçen sezon finalde kaybettikleri takıma karşı gerçekleştirmişlerdi. 52 yıllık hasreti bitiren bir takım. Lebron James evine dönmüş, sözünü tutmuş ve şehri Cleveland’a unutulmayacak film gibi bir şampiyonluk hediye etmişti. Batman, Robin ve Alfred görevini yerine getirmiş, Gotham’ı esaretten kurtarmıştı.

Yazan: Yiğit Halil KIRCA

Editöryal Düzenleme: Serkan ÖZDEMİR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top