Ne olmuştu?
Çaykur Rizespor, Oğulcan Çağlayan ile arasında imzalanan profesyonel futbolcu sözleşmesindeki “sözleşmenin 1 yıllık uzatılma opsiyonunu” tek taraflı kullanarak sözleşmenin bir yıl daha uzadığını TFF’ye bildirmişti. Bunun üzerine futbolcu sözleşmenin kulüp kararı ile uzatılamayacağını, sözleşmenin 31.05.2020 tarihinde sona ermiş olduğunu belirterek Galatasaray ile yeni bir sözleşmeye imza atmıştı.
Ne var ki, Çaykur Rizespor, haksız fesih gerekçesiyle TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu nezdinde dava açmış, dava neticesinde ise TFF Oğulcan Çağlayan aleyhine karar vermişti. Öyle ki, TFF Uyuşmazlık Çözüm Kurulu, Ocak ayında sözleşmesini haksız feshettiği gerekçesiyle, 25 yaşındaki oyuncuya 6 maç men ve Ç. Rizespor’a 1 milyon 200 bin Euro ödenmesine karar vermişti. TFF Tahkim Kurulu, yapılan itiraz üzerine, Şubat ayında 6 maç men cezasını 3’e indirmesine rağmen para cezasını onamıştı.
Verilen Cezanın Hukuka Uygunluk Denetimi
TFF’nin vermiş olduğu hükümde yer alan; müsabakalardan men cezası ve futbolcunun eski kulübüne belirli bir bedeli ödemesine ilişkin kararlar ayrı ayrı ele alınmalıdır. Müsabakadan men cezası, bir tür sportif ceza olup; hukuki dayanağı sözleşmenin haksız feshedilmesidir. 1 milyon 200 bin Euro’nun ödenmesi ise; yine haksız feshin sonucu olarak “fesih tazminatı” adı altında hükmedilmiştir.
Peki futbolcu Oğulcan Çağlayan eski kulübü ile olan sözleşmesini haksız fesih mi yapmıştır? Yoksa sözleşme Oğulcan Çağlayan’ın da belirttiği gibi sona mı ermiştir?
Tartışmaların temelinde, futbolcu ile kulüp arasında imzalanan sözleşmede bulunan opsiyon maddesi yer almaktadır. İlgili madde uyarınca, Rizespor A.Ş. “uzatma hakkını” noterden futbolcuyu muhattap gösterir bir ihbarname keşide ederek sözleşmenin bir yıl daha uzatılmasını sağlayabilecektir. Öncelikle sözleşmede yer alan bu hüküm hukuka uygunluk denetimine tabi tutulmalıdır. Her şeyden önce, futbolcu ile kulüp arasında akdedilen sözleşmenin Türk Borçlar Kanunu kapsamında hizmet akti olduğu göz önünde bulundurulmalıdır. Kanun hükmünde olmayan TFF talimatları, kanuna aykırılık teşkil etmediği müddetçe yardımcı kaynak olarak değerlendirilmelidir. Türk Borçlar Kanunu (TBK) uyarınca; işçi-işveren arasındaki ilişkiyi düzenleyen sözleşmenin tarafları, sözleşme özgürlüğü ilkesi kapsamında sözleşmenin kurulmasında, devamında ve feshinde iradelerini beyan etmesi mümkündür. Sözleşmede açıkça belirtilen başlangıç ve bitiş tarihlerinin dışında, sözleşmede yer alan uzatma opsiyonu; sözleşme özgürlüğü kapsamında teklif mahiyetinde değerlendirilmelidir. Yani kulübe tanınan yetki; sözleşmenin tek taraflı olarak 1 yıl daha uzatılması olarak değil, sözleşmenin uzatılmasını talep etmesi olarak değerlendirilmelidir. Aksi düşüncenin kabulü hukukun temel kaidelerine aykırılık teşkil edecektir.
Sporun dinamikleri uyarınca bazı faaliyetlerin daha hızlı sonuç vermesi beklenmektedir. Ancak sözleşmenin kurulması için herhangi bir aciliyet durumu söz konusu değildir. Zira söz konusu uzatma opsiyonunun yürürlüğe konulmak istenen dönem; transfer ve tescil dönemleri içerisindedir. Bir an için sporun dinamikleri gözetilerek, kanun hükümlerinin esnetilebileceği düşünülse de; yapılabilecek en geniş yorum spor kulübünün futbolcu ve TFF’ye noterden gönderdiği ihtarnamenin futbolcu tarafından ihbar süresinde cevaplandırılmaması halinde futbolcunun bu hareketinin zımmi kabul olarak değerlendirilerek sözleşmenin 1 yıl daha uzatılmasına imkan tanınması olacaktır. Bununla birlikte, futbolcunun ihtarnameye itiraz etmesi ve itiraz neticesinde sözleşmeye devam etmeme hakkının mevcut olduğu kabul edilmelidir. Ancak bu şekilde sözleşme hükmünün, dürüstlük kurallarına uygun olarak oluşturulduğu kabul edilebilir.
Kulüp ile 3 yıllık sözleşme imzalayan ve bu süreç içerisinde sözleşmeden doğan yükümlülüklerini yerine getiren; en nihayetinde sözleşmenin devam etmesinde muvafakatı bulunmayan futbolcu aleyhine sportif ceza verilmesi kabul edilemez. Bu nedenle TFF nezdinde verilen karar, hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Sözleşmenin haksız fesih ile sona ermesi söz konusu olmayıp; sözleşmenin, süresi nedeni ile sona erdiği kabul edilmelidir.
Olası fesih tazminatının değeri ne olmalıydı?
Futbolcunun aleyhine verilen kararda incelenmesi gereken bir diğer husus ise; 1 milyon 200 bin Euro’nun ödenmesi hakkındadır. Öncelikle söz konusu bedel, sportif cezadan tamamen farklıdır. TFF, futbolcuya sözleşmeyi haksız olarak feshetmesi nedeniyle sözleşmede belirtilen 1 milyon 200 bin euronun fesih tazminatı olarak kulübe ödemesini öngörmüştür. Ancak TBK uyarınca, fesih tazminatına hükmedilmesi için belirli şartların meydana gelmesi gereklidir. Bu şartlar genel olarak sözleşmenin haksız nedenle feshedilmesi ve haksız fesih nedeniyle taraflardan birinin zarara uğramasıdır. Öncelikle yukarıda da detaylı olarak açıkladığımız üzere; sözleşme, haksız fesih ile sona ermemiştir. TFF’nin haksız feshe ilişkin vermiş olduğu kararın doğru olduğu kabul edilse dahi kulübün, bu fesihten doğan zararı bulunmamaktadır.
Kulüp, söz konusu 1 milyon 200 bin Euro fesih tazminatının hukuki dayanağını, sözleşmede yer alan “profesyonel futbolcu sözleşmesi devam ederken sözleşmenin haksız nedenle feshedilerek başka bir kulübe transfer olması halinde oyuncunun bonservis bedeli olarak Kayseri Erciyesspor’a ödenmiş olan 1.200.000,00 Euro’nun fesih tazminatı olarak ödenmesi” hükmü olarak göstermektedir. Ancak görüldüğü üzere kulüp, 1.200.000,00 Euro bonservis bedeli karşılığında futbolcu ile 3 yıllık sözleşme imzalamıştır. Futbolcu kulübün kendisinden beklediği 3 yıl boyunca hizmet edimini sözleşmeye uygun olarak yerine getirmiştir. Kulüp tarafından beklenen menfaat sağlanmıştır. Zira ödenen bonservis bedeli opsiyon yılını kapsayacak şekilde ödenmemiştir. Nitekim opsiyon yılı, beklenen menfaat değil; olması muhtemel olan menfaattir. Olası bir değerlendirme ile 1.200.000,00 Euro değerindeki bonservis bedelinin, 3+1 yıllık sözleşmeye mahsup edilmesi halinde; futbol hukuku uygulamasında sıklıkla kullanılan kıstelyevm kuralının uygulanması gerekmektedir. Başka bir ifade ile, ilgili kural gereğince kulübün haksız fesih nedeniyle uğradığı zarar; bonservis bedelinin bir yılına denk gelen 300 bin Euro olacaktır.
Sonuç olarak; TFF nezdinde verilen Oğulcan Çağlayan kararı, birçok yönden hukuka aykırılık teşkil etmektedir. Söz konusu karar, tahkim yargılaması neticesinde Galatasaray tarafından iptal davasına konu edilmişse de; iptal davasının niteliği gereğince, uyuşmazlığın esasına girilmemiştir. Bölge Adliye Mahkemesi tarafından 06.07.2021 tarihinde sunulan TFF kararının iptali talebi de, reddedilmiştir. Söz konusu karar, spor hukukunun / hukukun temel ilkelerinden ayrı değerlendirilmesinin bir sonucu olarak; mevcudiyetini korumaktadır.
Yazan: İpek Palamut
Editöryal: Nergiz Bulut & Yavuz Akyol & Türker Özdil