Premier Lig’de, 2015-16 sezonu öncesi “Big 6” dışında bir takımın şampiyon olacağını kim tahmin edebilirdi ki… Üstelik o şampiyon, geride kalan sezonu da 14. sırada tamamlayabilmişken. Leicester City yalnızca iki sezon önce Championship’te mücadele eden bir ekipti. Premier Lig şampiyonluğu ne hadlerine. Ama tüm beklentilerin aksine futbolun bu en prestijli sahnesinde ipi en önde göğüsleyen onlar oldu. Onlar, ligde kalma hedefinden Premier Lig zaferine giden yolda pek çok zorlukla karşılaştılar. Birçok engel aştılar. İtalyan menajer Claudio Ranieri liderliğinde fırtınalar estirdiler. Leicester City’nin o sezon elde ettiği unutulmaz zafer, Premier Lig’in kurulduğu 1992 yılından günümüze; hala kazanılmış en özel şampiyonluk.
Üçüncü Ligden Premier Lig Şampiyonluğuna
1884 yılında kurulan Leicester City, oldukça köklü bir geçmişe sahip. Müzesinde farklı liglerden ve farklı turnuvalardan şampiyonluk kupaları mevcut. The Foxes (Tilkiler) lakaplı Leicester’ın asıl yükselişi ise 2010’lu yıllara tekabül ediyor. 2008-09 sezonunda, kuruldukları 1884 yıldan itibaren ilk kez League One’da (üçüncü lig) mücadele eden Leicester City adına artık bir şeylerin değişmesi için tam zamanıydı. Nitekim o değişim, o sezon başladı. Ligue One’da yalnızca bir sezon yer alıp, şampiyon olarak Championship (ikinci lig)’e yükseldiler. Leicester, Championship’deki ilk sezonunda ligi 5. sırada tamamladı ve Premier Lig’e yükselme Play-Off’larında mücadele verdi. Ancak Play-Off Yarı Final’inde Cardiff City’e penaltılarla elendiler ve Premier Lig’e yükselme hayalini bir sonraki bahara bıraktılar..
2013-14’te Leicester City, Championship’te geçen 5 sezonun ardından; kazandığı şampiyonluk ile uzun yıllar sonra yeniden Premier Lig’de mücadele etme hakkı kazanmıştı. Tilkiler, Premier Lig’deki ilk sezonlarında; istenen, arzulanan sonuçları bir türlü alamıyordu. Tehlike çanları onlar için çalıyordu. İlk 29 hafta sonunda yalnızca 19 puan toplayabilmişlerdi. Leicester City, Premier Lig uzmanlarınca kümeden düşmenin en güçlü adayı olarak gösteriliyordu. Leicester, kalan haftalarda form grafiğini arttırdı ve sezonu 14. basamakta tamamlayarak; Premier Lig’de kalmayı başardı.
Her sezonun sonunda geride bırakılan sezondaki gibi küme düşme tehlikesini yaşamak istemeyen Leicester, kulüp politikasında bir takım değişikliklere gitti. Leicester City’nin yegane amacı, Premier Lig’de kalıcı olan, mücadeleci bir ekip yaratmaktı. Bu hedefe ulaşma doğrultusunda gerçekleştirilen ilk hamle ise; efsanevi İtalyan menajer Claudio Ranieri’yi takımın başına getirmek olmuştu. Hamleler elbette yalnızca bununla sınırlı değildi. Kadroda da birçok değişiklik yapılmış, gelenler ve gidenler olmuştu. Kısacası, 2015 yazı Leicester City için oldukça hareketli geçmişti. Tüm ekip, yeni hedeflerle birlikte; yeni sezonun bir an önce başlamasını sabırsızlıkla bekliyordu.
Şampiyonluk Yolundaki Zorlu Rakipler: Büyük Altılının Büyük Hamleleri
Leicester City, gerçekleştirdiği oyuncu ve teknik direktör revizyonu ile yeni sezonu beklerken; şampiyonluğun en büyük adayları da boş durmamıştı. Big 6 (büyük altılı) olarak adlandırılan Chelsea, Arsenal, Liverpool, Tottenham, Manchester United ve Manchester City’de yeni sezon hazırlıklarını en iyi şekilde tamamlamışlardı. Kadrosunu yıldız isimlerle güçlendiren devler, şampiyonluk yolunda Leicester City’i hiç hesaba bile katmamışlardı. O sezon başı Manchester City, Raheem Sterling ve Kevin De Bruyne’yi takımına katmıştı. Öte yandan bir önceki sezonun şampiyonu Chelsea, şampiyon unvanını yeni sezonda da kimseye kaptırmamakta kararlıydı. Dünyanın en değerli ligi Premier Lig’de, artık tüm hazırlıklar yapılmış; tüm gözler yeni sezona odaklanmıştı.
Yeni Sezon Yeni Umutlar: Şampiyonluğun Yürüyüşü
Takvimler 8 Ağustos 2015’i gösterdiğinde, Leicester City için de Premier Lig heyecanı başlamıştı. İlk maçını King Power Stadyumu’nda Sunderland’e karşı oynayan Leicester, maçı da 4-2 kazanıyordu. Leicester, böylece tarihe geçecek sezonun ilk galibiyetini Sunderland karşısında almış oluyordu. Leicester, ilk yenilgisini ise; 7. haftada Arsenal’dan alıyordu. Tilkiler, bu mağlubiyetin moral bozukluğunu üzerlerinden kolayca attılar. Sonraki 10 maçın 8’inden galip, 2’sinden de beraberlikle ayrılmayı başardılar.
Devre arası ‘Boxing Day’ gelip çattığında; zirvenin ortaklarından biri de Leicester City’di. Tilkiler, 19. haftayı lider Arsenal ile aynı puanda, 3. Man. City’nin 3, 4. Tottenham’ın 4 puan önünde, 39 puanla 2. sırada tamamlıyordu. Buna rağmen bahis şirketleri ve futbol kamuoyu, Leicester City’i hâlâ şampiyonluğun favorileri olarak göstermiyordu. Onlar, Leicester’ın elde ettiği bu başarıyı bir tesadüften ibaret olduğunu, bu yüksek performansını sezon boyunca devam ettiremeyeceğini düşünüyorlardı. İtalyan antrenör Ranieri ise; tüm bu tartışmalardan kendini soyutlanmış ve takımın her maça ayrı konsantre olmasını sağlıyordu.
Leicester City için işler, özellikle bir önceki sezona kıyasla bir hayli yolunda gidiyordu. Buna rağmen takım içinde kimse rehavete girmemiş, şampiyonluktan söz dahi edilmiyordu. Herkes yalnızca kendi işini yapmaya odaklanmıştı. Leicester, tıpkı ligin ilk yarısında olduğu gibi; ligin ikinci yarısındaki ilk 6 maçtan namağlup ayrılmış; bir sonraki Arsenal maçından da bir kez daha mağlup ayrılmıştı. Leicester City, Arsenal mağlubiyeti sonrasında Premier Lig’de o sezon için bir daha yenilgi yüzü görmeyecekti.
O mağlubiyetten sonra çıktığı 7 maçın 6’sını kazanan Tilkiler, bu yüksek formunu sezon sonuna kadar korumayı başardı.. Leicester City, 33. hafta sonunda en yakın rakibi Tottenham Hotspur’un 7 puan önünde lider konumdaydı. Premier Lig şampiyonluğu hayali, artık sesli bir şekilde dile getirilmeye başlanmıştı. Ranieri, bunun bir rehavete dönüşmesi endişesini taşıyor ve sakinliğini korumaya çalışıyordu.
Premier Lig’de 36. hafta başlarken tüm Leicester şehrinin içi kıpır kıpırdı. Çünkü o hafta, alınacak sonuçlara göre Leicester City kulüp tarihlerinin ilk Premier Lig şampiyonluğunu kazanabilirdi. O hafta Leicester City, Old Trafford’da Manchester United’a konuk olurken, en yakın takipçisi Tottenham da Stamford Bridge’de Chelsea’ye konuk oluyordu. 1 Mayıs 2016’da oynanan maçta Manchester United ve Leicester City 1-1 berabere kalmıştı. Leicester kenetlenmiş bir şekilde, heyecanla Londra Derbisi’nin sonucunu bekliyordu. Chelsea’nin Tottenham karşısında alacağı bir beraberlik, 2015-16 sezonu Premier Lig şampiyonluğu anonsunun Leicester City adına yapılmasını sağlayacaktı.
Tottenham, derbide Harry Kane ve Heung-min Son’un attı goller ile 2-0 öne geçmesine rağmen; Gary Cahill ve Eden Hazard’ın attığı iki gole engel olamayınca sahadan 2-2’lik beraberlikle ayrılıyordu. Bu sonuçla birlikte Leicester City, tarihinin ilk Premier Lig şampiyonluğunu kazanıyordu.
Ligde çıktığı 38 maçta yalnızca 3 mağlubiyet alan ve 81 puan toplayan Tilkiler, en yakın takipçisi Arsenal’e 10 puan fark atarak hayallerini gerçeğe dönüştürüyordu. Bir önceki sezon küme düşmeme motivasyonu ile maçlara çıkan bir ekibin; ertesi sezon, o ligi kazanması gerçekten rüya gibi bir şey. Tüm takım, tüm Leicester şehri, tüm İngiltere, tüm futbolseverler kendini rüyada gibi hissediyordu. Oysa ki; o rüya, gerçek olmuştu. Bu şehir, bu takım, kendi kaderini kendisi çizmişti ve müzelerine en görkemli kupalardan birini; Premier Lig kupasını götürmeyi başarmıştı. Bir destan yazılmış ve bu hiç de kolay olmamıştı. Elde edilen şampiyonluk, daha önce Yunanistan Milli Takımı’ndan kovulan Ranieri ile; sadece 500 bin Euro’ya transfer edilen Vardy ile; Danimarkalı efsane kaleci Peter Schmeichel’in oğlu Kasper Schmeichel ile; o dönem hiçbir futbolseverin adlarına aşina olmadığı Mahrez ile, Kante ile kazanılmıştı.
Bonus: Leicester’ın Mütevazı Yıldızları
Leicester City, 2015-16 sezonunda şampiyon olurken; müthiş bir takım oyunu sergilemişti. Rakiplerinin aksine o sezon, kadrosunda pek süperstar oyuncu bulunmayan Tilkiler’de; özellikle birkaç oyuncu ön plana çıkmıştı. Bu oyuncuların başında da attığı 24 golle Jamie Vardy geliyordu. İngiliz forvet, attığı goller ve kazandığı bu şampiyonlukla kulüp tarihine geçmesinin yanı sıra günümüze kadar hala daha Mavi – Beyaz’lı formayı terleterek kulüp efsanesi statüsüne erişmiştir. Vardy’nin yanı sıra Riyad Mahrez, Kasper Schmeichel ve N’Golo Kanté gibi oyuncular da şampiyonluğun mimarlarındandı. Şimdilerde Mahrez, Manchester City için; Kante ise Chelsea adına mücadele ediyor. Vardy ve Schmeichel’ın Leicester City adına verdiği mücadele hâlâ daha devam ediyor.
2015-16 sezonunda, kendileri için bir tatlı hayal; futbolseverler için ise tahmini neredeyse imkansız olan Premier Lig şampiyonluğuna uzanan Leicester City, bakalım benzer başarılara ne zaman ulaşabilecek? Ve bizler o başarılara şahitlik edebilecek miyiz?…
Yazan: A. Deniz Harmankaya
Editöryal: Nergiz Bulut & Türker Özdil