Close

Muhammed Ali’nin Hayatı

Dünyada taraflı tarafsız boksla ilgilenen herkes tarafından tanınan Muhammed Ali, boks kariyerindeki başarıları ve söylemleri ile birçok sporcunun idolü ve kahramanı olmuştur. Boks dünyasının gördüğü en hırslı ve inatçı sporculardan biri olan Muhammed Ali, adını ırkçılık ve toplumsal eşitlik mücadeleleri ile de çokça duyurmuş ve bu alanda  bir sembol haline gelmiştir.  

Gerçek adı Cassius Marcellus Clay Jr. olan Muhammed Ali, 17 Ocak 1942 yılında ABD’nin Kentucky eyaletinde hayata gözlerini açmıştır. Daha küçük yaşlarda ilkokul çağlarındayken kendinden iri ve büyük çocuklarla kavga eden gözü kara çocuk Muhammed Ali, haylaz ve hareketli bir çocukluk dönemi geçirmiştir. Sık sık okulda öğretmenleri ve yöneticileri tarafından uyarılan Muhammed Ali birkaç ihtardan sonra okuldan atılma tehlikesi ile karşı karşıya kalır. Babasının bisiklet alma vaadiyle ikna ettiği ve okulunda daha fazla olumsuz davranışta bulunmaması konusunda anlaştığı yıl, okulunu sorunsuz tamamlamıştır. 

Bisikletini kullanmaya başladıktan kısa bir süre bisikleti çalınan Muhammed Ali, bisikleti çalınır çalınmaz babası ile karakola gitmiş ve şikâyette bulunmuştur. Karakolda görev yapan ve boks ile ilgilenen Joe isimli memur “eğer boks bilseydiniz sizden korkar ve bisikletinizi çalmazlardı” söyleminde bulunur. İlk bakışında Cassius’un fiziğini çok beğenen Memur Joe, Cassius ve babasını boks salonuna götürüp Cassius’un boksa başlaması konusunda onları ikna eder. Bu adım dünya boks tarihine adını altın harflerle yazdıran Muhammed Ali’nin boksla tanıştığı ilk an olarak kayda geçer. Cassius boksu o kadar çok sever ki evden salona koşarak gider ve çoğu kez de yoldaki arabalarla yarışır. Henüz küçük yaşında olmasına rağmen kendinden büyük birçok boksörden daha hızlı ve atik olan Cassius, kendine has duruş ve vuruş teknikleri geliştirir. Genelde çıktığı bütün müsabakalarda fırsat kollar ve dayak yediği birçok maçta bile bir anda bulduğu fırsatla rakibini nakavt ederdi. Bu kendine has stili, rakipleri arasında çok konuşulan ve korkulan bir sporcu haline getirir Cassius’u.

1954 yılında daha 12 yaşındayken boksla tanışan Cassius, amatör ligde çıktığı 167 maçın 161’ini kazanarak adını rekortmenler arasına yazdırır ve birçok kişinin de dikkatini çeker. 6 yıl boyunca yoğun tempoda çalışan ve her çıktığı turnuvada büyük başarılar elde eden Cassisus, 1960 yılında Roma’da düzenlenen ağır hafif sıklet boks turnuvasında altın madalya kazanarak profesyonel kariyerine giriş yapmış olur. 18 yaşında yer aldığı Roma Olimpiyat Oyunlarında kazandığı olimpiyat altın madalyası ilk büyük başarısı olur ve dünyada ünü giderek artmaya başlar. 

1964 yılına gelindiğinde Dünya Ağır Sıklet Boks Şampiyonu Sonny Liston’u yener ve bu sonuçla Dünya Şampiyonu olur. Bu şampiyonluğun ardından Cassius dinini değiştirmeye karar verir. İslam dinine geçen Cassius Müslümanlığı kabul ettikten sonra Muhammed Ali ismini almaya karar verir. 

Müslüman olduktan sonra çok tartışılan ve konuşulan bu olayın ardından ABD hükümeti Muhammed Ali’yi Vietnam’a yollama kararı alır. Şampiyon boksör buna şiddetle karşı çıkar ve;

‘Louisville’de insanlar hala pis zenci diye çağırılıp köpek muamelesi görüyorken ve en basit haklarından bile mahrumken benden üzerime bir üniforma geçirip 10000 mil ötedeki bir ülkede bomba atıp kurşun sıkmamı nasıl beklerler? Hayır, 10000 mil öteye gidip beyaz köle efendilerinin beyaz olmayan başka bir millet üzerine baskı kurmalarına, onları öldürmelerine, evlerini yakmalarına yardımcı olmayacağım. Gün böyle kötü işlerin sona ermesinin günüdür. Böyle bir tavır içinde bulunmanın bana milyonlarca dolara mal olacağını söylediler. Ama daha önce de söyledim ve yine söylüyorum. Benim halkımın gerçek düşmanı burada, Amerika’da. Kendi özgürlüğü, kendi adaleti ve eşitlik için savaşan o insanları köleleştirmede kullanılan bir maşa olmayacağım. Dinimi, halkımı ve kendimi küçük düşüremem. Eğer bu savaşın benim 22 milyonluk halkıma özgürlük ve eşitlik getireceğini düşünseydim kendim gidip orduya katılırdım. Kendi inandığım değerler için direniyorum. Kaybedecek hiçbir şeyim yok. Beni hapse atacaklarmış, ne olmuş sanki? Zaten 400 yıldır hapisteyiz.’

der ve Vietnam’a gitmeye karşı koyar. Bu kararın ardından hükümet, Muhammed Ali’yi yarıştığı ligden kovar ve vatan haini olarak ilan eder. Tüm bu gelişmelerin ardından kendisine düzmece bir trafik cezası yazılır ve apar topar hiçbir savunması alınmadan hapse tıkılır. 

Hapisten kısa süre sonra çıkan Muhammed Ali ringe çıkamadığı bu yıllarda kendine yeni bir görev üstlenir. Üniversiteleri gezerek İslamiyet hakkında çeşitli konferanslar düzenler. Kendisinin bokstan tamamen koptuğunu düşünen lig yetkilileri daha fazla zan altında kalmamak için Muhammed Ali’ye lisansını iade eder. Lisansını alır almaz ringlere çıkıp başarılarına kaldığı yerden devam eden Muhammed Ali’nin sıradaki zaferi Jerry Quarry olur. 1971 yılında hafızalardan silinmeyen olay yaşanır ve Muhammed Ali rakibi Joe Frazier’i mağlup etmesine rağmen hakemler maç sonunda Frazier’in elini kaldırırlar. Ken Norton’a çenesi kırılarak mağlup olan Muhammed Ali hakkında artık sonunun geldiği ve boks hayatının bittiği dedikoduları yapılır ancak bu dedikodular yapılırken 1974 yılında bir kez daha rakip olduğu Frazier’i yenen Muhammed Ali daha söylenecek çok sözü olduğunu herkese gösterir.

1974 ve 1978 yılları arasında çıktığı maçlarla iki kez dünya şampiyonluğunu kaptırıp yeniden kazanan Şampiyon, profesyonel kariyerinde yalnızca 5 kez mağlup olur. 36 yaşına kadar çıktığı 61 maçın 37’si nakavt olmak üzere 56’sını kazanarak birçok boksörün başaramayacağı bir başarıya imza atar. 

1964, 1974 ve 1978 yıllarında 3 kez dünya ağır sıklet boks şampiyonu olan Muhammed Ali, bu unvanını rakiplerine karşı 19 kez koruyarak bu alanda rekorun tek sahibi olmuştur. 

1981 yılında emekliye ayrılan ve Michigan’daki çiftliğinde yaşamaya başlayan şampiyon boksör emekli olduktan sonra kendini hayır işlerine adar. Bu yıllarında dillerden düşmeyen ve hala günümüzde birçok insanın cümlelerinde sarf ettiği meşhur sözlerini sarf etmeye başlar. 

Yakalandığı Parkinson hastalığı ve solunum rahatsızlıkları nedeniyle 3 Haziran 2016’da aramızdan ayrılan şampiyon boksör bizlere unutulmaz bir kariyer örneği sergiledi. Ayrıca kendine has üslubu ve karakteriyle de taraflı tarafsız herkesin beğenisini topladı.  Sarf ettiği “kelebek gibi uçar arı gibi sokarım” sözüyle de tanınan başarılı boksör “bütün zamanların en iyisiyim” sözü ile de gerçekten de tüm zamanların en iyisi olduğunu kanıtladı. 

Unutulmaz sözleri arasında;

-Alt tarafı bu da bir iş. Otlar büyür, kuşlar uçar, dalgalar kumları yalar. Ben de insanları döverim.

-Rüyalarınızı gerçekleştirmenin en iyi yolu uyanmaktır.

-Seni tüketen, önündeki tırmanılacak dağlar değil, ayakkabındaki çakıl taşıdır.

-Şampiyonlar salonlardan çıkmaz. Şampiyonlar içlerinde tutku, hayal ve amaç olan insanlardan çıkar.

-Hayal gücü olmayan insanın kanatları yoktur.

-Ben en iyisiyim. Bunu gözlerimle görmeden önce de söylüyordum. Sakın bana şu işi yapamazsın demeyin. Olanaksız olduğunu anlatmayın. En iyisi olmadığımı söylemeyin. Ben en iyinin de iyisiyim.

-Ön yargı karanlıkta kalmış olmaktan kaynaklanır. Gün ışığı onu arındırır.

-O kadar hızlıyım ki odamda ışığı söndürmeye kalktığımda, ışık sönmeden oturduğum yere dönebiliyorum.

-Keşke insanlar herkesi, beni sevdikleri gibi sevselerdi. Dünya çok daha güzel bir yer olurdu.

-Aklım kesiyorsa ve yüreğim inanıyorsa, başarabilirim.

Yazan: Serkan ÖZDEMİR

Editöryal Düzenleme: Yavuz AKYOL

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top