6222 Sayılı kanun 14.04.2011 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girmiştir. Bu yasaya bağlı yaptırımların ve e-bilet uygulamalarının pratik hayatta ve özellikle futbol maçlarına dair ritüellerde köklü değişikliklere neden olması, bu değişikliklerin halen yeni olduğunu hissettirse de, 6222 Sayılı yasa 10 yılı aşkın zamandır uygulanmaktadır.
Sporun farklı paydaşları için ilk çağrıştırdıkları konular bambaşka olan bu yasa, belki de toplumda numarası ile bilinen en popüler yasalardan birisidir. Aslında 6222 sayılı yasanın hukuki açıdan getirdiği en büyük yenilik ilk defa “şike suçu” düzenlemesinin yapılmasıdır. Ancak bu yazıda, 6222 sayılı yasanın tribünler ve taraftarlar açısından incelemesi yapılacağından, 6222 sayılı yasanın bu yazıyı okuyanlara çağrıştırmasını beklediğimiz şekli taraftarların lügatına giren “6222 cezası yeme” ifadesinin hukuki anlamdaki karşılıklarıdır.
6222 sayılı yasa ile sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesi amacıyla spor alanlarında bazı davranışların engellenmesi amaçlanmıştır. Bu kapsamda daha önce cezai anlamda açıkça düzenlenmemiş olan spor alanlarına yasak madde sokulması ve müsabaka düzeninin bozulması, tehdit veya hakaret içeren tezahürat, müsabaka ve seyir alanlarına usulsüz seyirci girişi, spor alanlarında taşkınlık yapılması ve tesislere zarar verilmesi gibi eylemler çeşitli yaptırımlara bağlanmıştır.
Cezaların İncelenmesi ve Güncel Durumlar Hakkında Yorumlar
Yasanın 12. maddesinde yasaklı maddeler tanımlanmış, 13. maddesinde ise spor alanlarına bu maddelerin sokulmasının yaptırımları düzenlenmiştir. Ayrıca 13. madde başlığında “müsabaka düzenin bozulması” ibaresi de bulunmaktadır ki bu da aslında fiiliyatta en çok yabancı maddelerin sahaya atılması olarak bilinen durumu kapsamaktadır.
Yasanın yürürlüğe girmesi sonrasında meşale, torpil vb. patlayıcı ve yanıcı maddelerin tribünlerde görülme sıklığı ciddi olarak azalmıştır. Doğrudan şahsa uygulanabilecek yaptırım tehlikesi taraftarları çok yaygın olan bu maddeleri tribünlere sokma eğiliminin önüne geçmiştir.
Ancak son zamanlarda özellikle derbi maçlarda sahaya yabancı madde atılma vakaları yeniden artmıştır. Bu artışta, söz konusu eylemin gerçekleştirildiği hallerde doğrudan şahsa yönelik yaptırım uygulanma oranının az olması, genelde TFF hukuk kurullarının kulüplere yaptırım uygulaması ve gerçek kişi faillerin tespit edilmemesinin rol oynadığını düşünmekteyiz. Futbolun paydaşlarının daha kararlı davranması durumunda, sahaya yabancı madde atma eğiliminin de önüne geçilebileceği düşüncesini taşımaktayız.
Tehdit ve hakaret içeren tezahüratlar ise yasanın 14. maddesi ile yaptırıma bağlanmıştır. Güncel gelişmeler ışığında pratik hayatta eski duruma nazaran en çok değişikliğe yol açan husus aslında son fıkrada sosyal medya paylaşımlarını da kapsam içerisine alan düzenlemedir. Zira hakemler başta olmak üzere sporun birçok paydaşı, kendilerine edilen hakaretlere karşı yasal yollara başvurmayı tercih etmeye başlamıştır.
Yargıtay kararları incelendiğinde, amatör lig ya da diğer alt liglerde yaşanan münferit olayların yargılamalara konu edildiği ve tehdit-hakaret suçlarından cezalar verildiği görülmektedir. Ancak bütün liglerde tribünlerde küfürlü tezahüratlar yapılmaya devam edilmekle beraber, e-bilet sisteminin varlığına rağmen genellikle şahıslar tespit edilmemekte ve 6222 sayılı yasa uygulama alanı bulamamaktadır. Yaygın olarak tehdit ve hakaret içeren tezahüratlar, yaptırım uygulanacak sebebin doğduğu maçta söz konusu tribün ya da stadyumda olduğu e-bilet sisteminden tespit edilen kişilerin bir sonraki maça girememesi ve kulüplere para cezası verilmesi yoluyla engellenmeye çalışılmaktadır. Bu yöntem ile amaca ulaşılamadığı açık olup, toptancı bakış açısıyla uygulanan yaptırımlar nedeniyle hiçbir kabahati olmayan kişiler sırf aynı tribünde bulunduğu başka kişilerin eylemleri nedeniyle yaptırıma maruz kalmakta, adaletsizlikler yaşanmaktadır. Özellikle kombine bilet sahibi taraftarların adeta kurunun yanında yaş da yanar sözü misali zarar gördükleri bilinmektedir. Bu nedenle yapılan uygulamanın ve yasa hükümlerinin aktif biçimde uygulanmamasının sporda şiddet ve düzensizliğin önlenmesine herhangi bir katkısının bulunmadığı aşikardır.
6222 sayılı yasa ile müsabaka ve seyir alanlarına usulsüz girişlerin büyük oranda önüne geçilmiştir. Yasanın 15. maddesinde hem usulsüz giriş yapan kişilere hem de bu duruma aracılık edenlere cezai yaptırımlar öngörülmüştür. E-bilet sistemi ile paralel olarak yasanın makul bir seviyede amacına ulaştığı bir konudur. Maddenin son fıkrasında ise “karaborsacılık” olarak bilinen faaliyet yasaklanmıştır. Tam olarak çözüme ulaştırılmasa bile mesafe kat edilen bir konu olduğunu söylemek mümkündür.
Yasanın 16. ve 17. maddelerinde ise yasak alanlara girme ile spor alanlarında taşkınlık ve tesislere zarar verilmesi eylemlerine yönelik çeşitli cezalar ortaya konulmuştur. Özellikle deplasmanlarda yaşanan şiddet olaylarının (kasten yaralama ve mala zarar verme) TCK anlamında değerlendirileceği ile şikayet aranmaksızın ve yarı oranda artırımla uygulanacağı hükme bağlanmıştır. Zarar verilen eşyaların kamu malı gibi değerlendirileceği, zararın tazmininin ise rücu hakkı saklı olmak kaydıyla zarara yol açan şahısların tuttukları takımdan sağlanacağı önem arz eden düzenlemelerdir. Bu düzenlenmeler caydırıcılık açısından olumlu etkiler doğurmuşsa da, yalnızca yasal düzenleme yaparak yaşadığımız bu tür problemlerin tamamen ortadan kalkması mümkün değildir.
6222 Sayılı yasanın getirdiği en büyük yeniliklerden birisi ise “Seyirden yasaklama” tedbirinin düzenlendiği 18. madde düzenlemesi olmuştur. Böylece mahkemelere, anılan yasa kapsamında ceza alan şahıslar hakkında güvenlik tedbiri olarak spor müsabakalarını seyirden yasaklanma yolu açılmıştır. Halk arasında en popüler olarak bilinen 6222 cezası yeme ifadesi aslında, seyirden yasaklanma tedbiri uygulanan taraftarların 8. fıkra kapsamında maç saatlerinde kolluk birimlerine giderek imza vermeleri şeklinde tedbirlerin takibidir. Taraftarı olduğu kulübün maçlarına gidememenin verdiği duygusal yük, caydırıcılık bakımından bir güvenlik tedbirinin adli para cezasından daha etkili olması sonucunu doğurmuştur. Bu nedenledir ki, düzenlenen birçok ceza yerine seyirden yasaklama tedbiri 6222 sayılı yasa ile özdeşleşmiştir.
Bu yazıda, 10 yılı aşkın zamandır futbolseverlerin stadyumlar ve çevrelerindeki ritüellerini, alışkanlıklarını düzenleyip bunları değiştirmeye iten 6222 yasanın uygulanma şekline bağlı olarak güncel hallerini değerlendirdik. Bu yazı, toplumsal problemlerin yalnızca yasal düzenlemelerle çözülemeyeceğinin bilinciyle, yalnızca gözlemlerin ve yorumların paylaşılması maksadıyla yazılmıştır. Genç bir avukat olan yazar, bu yazıyı bir alıntı ile bitirmeyi uygun görmüştür: “Hukuk ile medeniyet ve kültürleri arasında ahenk kuramayan cemiyetler bedbahttırlar.” (Falih Rıfkı Atay)
Yazan: Av. Uluç Ali Demir
Editöryal Düzenleme: Sıla Yüzer & Yavuz Akyol