Aç kapıyı bezirgân başııııı…
Kapı hakkı ne verirsin ne verirsin?
Arkamdaki yadigâr olsun yadigâr olsun… diye devam ederdi unutulmaya yüz tutmuş “Bezirganbaşı” oyunu. Maalesef günümüzde birçok çocuğun adını bile duymadığı geleneksel sokak oyunlarımızdan yalnızca biri “Bezirganbaşı”. Teknoloji gelişirken bizler ona ayak uyduruyoruz ancak ardımızda neleri bıraktığımızın farkına varamıyoruz.
21. yüzyıl, bilim ve teknoloji çağı adı altında ilerlemeye devam ediyor. Teknolojinin gelişimi ile beraber yaşam standartları ve çalışma koşullarının değişmesi ister istemez aile içindeki samimiyeti, akrabalar arasındaki yakınlığı, çocukların arkadaşlarıyla oynadığı oyunları ve daha birçok şeyi de beraberinde değiştirdi. 1900’lü yıllarda sokaklarda koşup birbirinden güzel ve samimi oyunlar oynayan çocuklar, günümüzde ise okuldan eve gelir gelmez tablete, telefona ve bilgisayar oyunlarına sarılıyor. Çocukların bu tercihleri de gün geçtikçe çoğu çocuk oyununun kaybolmasına ve unutulmaya yüz tutmasına neden oluyor.
Çocukların saatlerce bilgisayar, tablet ve telefon başında zaman geçirmesi kuşkusuz ailelerin de dikkatinden kaçmıyor. Aileler eski günleri mumla ararken, daha önceleri sokakta oyun oynamaktan eve çıkartamadıkları çocuklarını bu sefer evden sokağa çıkartamıyor. Hal böyle olunca; çocuklar daha asosyal, daha agresif ve daha bencil karakterlere bürünüyor. Eğitimciler de bu konu üzerinde aileler ile birlikte hareket etmeye çalışırken, ortak hedefi; çocukları yeniden sokakta oyun oynamaya teşvik etmek olarak belirliyor. Bilgisayar ve teknolojik aletlerin başında oyun oynayan ve günün uzun bir bölümünü bu ekranların karşısında geçiren çocuklarda zamanla fiziksel ve zihinsel sorunlar da baş gösteriyor. Özellikle fiziksel olarak koordinasyonu zayıf, koşma ve yürüme becerisi yeterli gelişmeyen, topla oynamaktan korkan, el-ayak/el-göz becerisi ve koordinasyonu zayıf nesiller yetişiyor. Bununla birlikte asosyal bir ortamda büyüyen çocuklar arkadaşlık duygusu yaşamadan, bencil duygular içinde yetişiyor ve problem çözme becerisinden yoksun kalıyor.
Ailelerin ilk zamanlarda çocukları ağlarken susturmak amacıyla kullandıkları telefonlar, tabletler bugün ailelerin çocuklarına ulaşmasına engel olan en büyük engel durumunda. Çocuğun en ufak bir ağlamasında telefonu, tableti kendisine veren birçok aile bugünlerde “çocuğum telefonu elinden bırakmıyor!” sözüyle psikologlara, öğretmenlere serzenişlerde bulunuyor. Kaygı bozuklukları, hareket yetersizliği sorunları, hızlı kilo alımları vb. sorunlar için aileler tonla para harcıyor, çözüm bulmaya çalışıyor ancak çözüm yollarından birinin sokakta oyun oynamak, arkadaşlarıyla vakit geçirmek olduğunun farkına varamıyor. Ebeveynlerin hem şikâyet ettiği hem de çözüm üretemediği sokakta oyun oynama konusunda yine aynı ebeveynler “sokağa güvenmiyoruz, hırlısı var hırsızı var” diyerek çocuklarını daha da evin içine kapatmak durumunda kalıyor. Oysa bundan şikayetçi olan tüm anne ve babaların çocukları ile beraber sokakta eski oyunları oynaması hem aile içindeki bağları kuvvetlendirecektir. Hem de çocuğun teknolojiden biraz uzak kalmasını ve arkadaş edinmesini sağlayacaktır. Birbirinden güzel, eğitici ve eğlenceli bu tür oyunlarla çocukların yaşamış olduğu fiziksel ve zihinsel birçok sorunun önüne geçilebilir.
Rafa kaldırdığımız ve çocuklarımızla beraber oynayabileceğimiz o eski oyunlardan bazı öneriler…
*Aç Kapıyı Bezirgan Başı *Ateşim Oyunu *Saklambaç
*Beş Taş *Birdir Bir *Bom
*Çelik-Çomak *Dokuztaş *Yağ Satarım Bal Satarım
*Kutu Kutu Pense *Deve Cüce *Elim Sende
*El Kızartmaca *Hımbıl *İp Atlama
*İstop *İsim-Şehir-Hayvan *Körebe
*Köşe Kapmaca *Hırsız-Polis *Kurt-Baba
*Mendil Kapmaca *Ortada Sıçan *On İki Taş
*Üç Taş *Vızzzz… *Yakan Top
Hafta sonları çocuklarıyla güzel vakit geçirmek isteyen ebeveynlere ilk ve tek önerim şudur ki bırakalım çocukları kendi dünyalarında büyüsünler. Özgürce düşünsünler kendilerini ifade etsinler. Dünyayı çocuklara hiç olmazsa bir günlüğüne bırakalım, bizim de bir günümüz güzelleşsin. Çocuk gülümsemesi tadında geçecek günlere…
Yazan: Serkan ÖZDEMİR
Editöryal Düzenleme: Yavuz AKYOL