Çağımızın hastalığı diye nitelendirdiğimiz “Alzheimer” bireylerde görülen nörolojik bir rahatsızlıktır. Başlangıçta bireylerde kısa süreli unutkanlıklar şeklinde belirti gösteren Alzheimer, ilerledikçe bireylerin yakın zamanda dahi yaptığı faaliyetleri hatırlayamamasına neden olur. Zamanla ilerleyen hastalık bireyin yakın çevresindeki tanıdıklarını, hatta akrabalarını unutmasına ve kişisel ihtiyaçlarını gideremeyecek bir hale gelmesine yol açar.
Alzheimer’in en önemli sebebi yaş faktörüdür. Yaş ilerledikçe daha fazla görülen hastalıkta, cinsiyet faktörü de önemli bir rol oynamaktadır. Kadınların ortalama yaşam sürelerinin erkeklerin ortalama yaşam sürelerinden uzun olması nedeniyle, Alzheimer kadınlarda daha çok görülen bir hastalık olmuştur. Stres, düzensiz beslenme, hareketsiz yaşam, kafa travması vb. birçok etken hastalığın nedenleri arasında gösterilmektedir.
Bir bireyin Alzheimer hastalığına yakalandığına dair kesin yargılara, bireye uygulanan nöropsikolojik testler, nörofizyolojik incelemeler, radyolojik incelemeler, nükleer tıp incelemeleri, saat çizme testleri, genetik testler ve laboratuvar testleri sonucunda varılır. Bu testlerin sonucuna göre tedavi sürecine başlayan birey, erken teşhis ve erken tedavi ile tekrardan sağlığına kavuşabilir.
Halk arasında “bunama” hastalığı diye yorumlanan, sadece yaşlılarda görüldüğü düşünülen Alzheimer için aslında durum pek de öyle değildir. Son yıllarda yapılan birçok araştırma aslında Alzheimer hastalığının gün geçtikçe daha da genç yaşlarda görülmeye başlandığını ortaya çıkarmıştır. Bunun en büyük sebeplerinden birinin teknoloji olduğu düşünülmektedir. Teknoloji ile gelişen dünya maalesef beraberinde hareketsiz kalan toplumları oluşturmuştur. Kent içi ulaşım istatistikleri incelendiğinde özellikle son 10 yıllık periyotta birçok insanın iş yerine yürüyerek gitmek yerine araç kullanarak gitmeyi tercih ettiği; yine birçok insanın son 5 yılda bisiklet kullanımı yerine elektrikli scooter kullanımını benimsediği belirlenmiştir. 2010’lu yıllardan itibaren çocukların arkadaşlarıyla sosyal faaliyetlerde (sinema, tiyatro, konser, kafelerde buluşma vb.) geçirdiği vakitlerin her geçen yıl azalmaya başladığı belirlenmiş ve bu 10-15 yıllık süre zarfında geçirilen zamanın çoğunluğunun sosyal medya ve bilgisayar ortamı olduğu saptanmıştır. Gün geçtikçe artan bu hareketsiz süreç Alzheimer rahatsızlığının çok daha genç yaşlarda görülmesine neden olmuştur. Yapılan son araştırmalar maalesef ülkemizde yaklaşık olarak 40 bin gencin Alzheimer hastalığına yakalandığı tespit edilmiştir. Amerika’da özellikle yaşlı ölümlerinin %10’luk bir oranını oluşturan Alzheimer için benzer bir durum gençler için de oluşmaya başlamıştır.
Alzheimer ile mücadele için daha çok yaşlılarla çalışmalar yapılsa da aslında yapılması gereken genç yaştaki bireylerin doğru bir yaşam tarzı kazanmasını sağlamaktır. Genç yaştaki bireyler doğru beslenme alışkanlıklarıyla, günlük-haftalık fiziksel aktivite ve egzersiz programıyla, basit beyin jimnastiği çalışmalarıyla Alzheimer’dan uzak kalabilirler. Günde atılacak 10.000 ile 12.000 adım, her gün çözülecek bir bulmaca, günde en az 20 sayfa kitap okuma, sinema, tiyatro vb. sanatsal faaliyetler bizleri çağımızın illetinden uzak tutabilecek en basit yöntemlerdir. Bu yöntemler aslında hayatımızın her anında olması gereken yöntemler olmakla birlikte bizleri yeniden o eski günlere götürecek gazete küpürlerinin arasından çıkan bulmacaları çözdürecek, arkadaşlarla birlikte yeniden sokakta futbol maçı yaptıracak, yakar top oynatacak, bilgisayar oyunları yerine saklambaç, körebe oyunları oynatacak yöntemler. Tüm bunlar, bizi eskiye götürecek; eski sağlıklı yaşamı bize getirecek yöntemler.
Sağlıklı, huzurlu yarınlarda hep birlikte olmak dileğiyle…
Yazan: Serkan ÖZDEMİR
Editöryal Düzenleme: Yavuz AKYOL