Andres Escobar Saldarriaga, 13 Mart 1967’de Kolombiya’nın suç işleme oranı en yüksek kenti Medellin’de dünyaya geldi. Andres’in çocukluğu, Pablo Escobar’ın suç dünyasında hızlıca yükseldiği ve devletin vatandaşlarını koruyamadığı yıllara denk geliyordu. Abisi Santiago’yla birlikte meşin yuvarlağa merak salan Andres Escobar, henüz 15 yaşındayken Kolombiya’nın köklü kulüplerinden Atletico Nacional’ın altyapısında futbola başlar. Alt yaş gruplarında göz ardı edilemeyecek performanslara imza atan Andres, defansif özellikleri ve karar alma beceri ile herkesin dikkatini çeker. Bu özelliklerinin yanı sıra yıllar içinde “El Caballero del Futbol” yani “Futbolun Beyefendisi” lakabıyla anılmasını sağlayacak centilmenliğiyle de takdir toplar. Andres, ilk profesyonel sözleşmesini 21 yaşındayken alt yapısından yetiştiği Atletico Nacional ile imzalar.
Escobar, 1987-1989 yılları arasındaki iki sezonda kendini Kolombiya futboluna ispatlar. Böylece hem kulübünde hem de milli takımda savunma tandeminde değişilmez bir isim haline gelir. İlk milli takım golünü ise; 24 Mayıs 1988’de İngiltere’ye atar. İki sezonda tüm kulvarlarda 78 maça çıkar. Kariyerinin henüz ikinci yılında Libertadores Kupası’nı da kazanmayı başarır. Bu kupanın Kolombiya futbolu adına da ayrı bir önemi vardır. 1989 Libertadores Kupası finalinde Kolombiya temsilcisi Atletico Nacional Paraguay’ın Olimpia takımı ile karşılaşır. 120 dakikası eşitlikle sonuçlanan maçta seri penaltı atışları sonucunda Atletico Nacional kupayı kazanır. Böylece kıtanın bu en büyük kupasını ilk kez bir Kolombiya temsilcisi kazanır. Andres Escobar’da bu takımın en önemli oyuncularından biridir. Escobar’lı Nacional, 1989 yılının Aralık ayında Kıtalararası Kupa şampiyonluğu için bu sefer Ancelotti’li, Baressi’li Şampiyon Kulüpler Kupası Şampiyonu Milan ile kozlarını paylaşır. 90 dakikası 0-0 tamamlanan maçta, Nacional takımı 119. dakikasında Alberigo Evani’nin attığı gole engel olamaz ve Kıtalararası Şampiyonluğu Milan kazanır. Andres Escobar ve Atletico Nacional, adlarını tarihe geçirme fırsatını kaçırsalar da futbol otoritelerini etkilemeyi de başarırlar.
Atletico Nacional ile birlikte Libertadores Kupası ve Kıtalararası Kulüpler Şampiyonasında sergilenen başarılı performansın yanı sıra milli takımda da değişilmez isim haline gelmesi ile birlikte Andres Escobar, Avrupa kulüplerinin dikkatini çekmeyi başarır. Çoğunlukla kendi ülkesinde forma giyen Latin meslektaşlarının aksine Escobar, İsviçrenin Young Boys ile sözleşme imzalayarak Avrupa’nın yolunu tutar. 1989-1990 sezonunda Young Boys formasını terleten genç stoper, Avrupa’ya uyum sağlamakta zorlanır ve sezon sonu eski takımı Atletico Nacional’e geri döner.
Andres ve Kolombiya 1990 yazında ilk kez bir Dünya Kupası atmosferini tecrübe etme imkanı bulur. Kolombiya, dönemin güçlü ekol ülkelerinden Almanya ve Yugoslavya ile aynı grupta yer alır. Grubu üçüncü tamamlayan Kolombiya, en iyi üçüncüler arasında yer alarak bir üst tura yükselmeyi başarır. İkinci turda Kamerun’a 2-1’lik skor ile yenilen Kolombiya, Dünya Kupasına aldığı bu mağlubiyetle veda etti.
1991 yılında yuvasına dönen Andres Escobar, artık olgun bir savunmacıydı. Escobar, bu yılın sonunda takımı Atletico Nacional ile lig şampiyonluğunu da kazanmayı başardı. Escobar bir sonraki sezon da iyi bir performans sergilese de yaşadığı talihsiz diz sakatlığı sonucunda 1994 Dünya Kupası Elemeleri ve Copa America maçlarını kaçırdı. Neyse ki Kolombiya; Valderrama, Valencia, Cordoba, Mondragon gibi yetenekli oyunculara sahipti. Kolombiya, iyi bir jenerasyon yakalamıştı, Arjantin’in kazandığı Copa Amerika’yı üçüncü, Dünya Kupası Elemelerini de lider tamamlamayı başarmışlardı. Üstelik Dünya Kupası Elemeleri’nde Arjantin’i 5-0 mağlup ederek herkesin dikkatini çekmeyi de başarmışlardı.
Ülkenin siyasi ve ekonomik açıdan kötü durumda oluşu Kolombiyalıları milli takımla moral bulmaya itmişti. Ancak Pablo Escobar’ın ölümüyle sayıları hızlıca artan uyuşturucu kartelleri, bahis vb. girişimler ile futbolu bir para aklama alanı haline getirmişti.
1994 sezonunda sakatlıktan yeni dönen Escobar, ABD’de düzenlenecek Dünya Kupası’nda Kolombiya kadrosunda yer bulur ve tecrübeli futbolcu Alexis Mendoza’dan formasını geri alır. Bu sırada efsanevi kaleci Higuita, Pablo Escobar’ı ziyaret ettiği için Dünya Kupası kadrosundan çıkartılır. Onun kaledeki yerini Beşiktaş ve Antalyaspor’dan tanıdığımız Oscar Cordoba devralır. Kolombiya, içinde bulunduğu bu çalkantılara rağmen yakaladığı altın jenerasyon ile birlikte kamuoyunca ’94 Dünya Kupası’nın favorilerinden biri olarak gösteriliyordu. A Grubu’nda Romanya, İsviçre, ev sahibi Amerika Birleşik Devletleri ile eşleşen Kolombiya, ilk maçta Hagi’li Romanya’yla karşılaştı. Hagi’nin uzak mesafeden attığı enfes golü ve 2 asistlik katkısı ile Kolombiya Romanya’ya 3-1 mağlup oldu. Güney Amerika temsilcisi böylece turnuvaya sürpriz bir mağlubiyet ile başlamış oldu.
İki maçı daha bulunan Kolombiya’nın gruptan çıkabilmesi için bir galibiyet ve bir beraberlik alması yeterli olacaktı. Bu yüzden ABD maçı büyük önem taşıyordu. Uyuşturucu kartelleri tamam ya da devam maçı olarak nitelendirilen ABD karşılaşmasına Kolombiya lehine yüklü miktarda bahis oynamıştı. Bu durum oyuncular üzerinde büyük bir stres oluşturuyordu. Olası bir mağlubiyet sonrası oyuncular, kendi ve aile fertlerinin canları için endişe duymaları gerektiğinin farkındaydı. Hatta, kartellerin maçtan önce teknik direktör Francisco Maturana’yı arayıp; karşılaşmaya başlaması gereken ilk 11’i verdikleri de yazılan efsaneler arasında.
Bozulan psikoloji ve alt üst olan morallerden sonra Kolombiyalı futbolcular 22 Haziran 1994 günü Pasadena Rose Bowl Stadyumu’nda sahaya çıktı. Stadyumda yaklaşık 94.000 kişi maçı takip edecekti. Maça iyi başlayan taraf ev sahibi ABD oldu. 35. dakikada sol kanatta şekillenmeye başlayan ABD hücumunda, John Harkes’in ortaladığı topu uzaklaştırmak isteyen Andres Escobar topa istediği gibi müdahalede bulunamadı. Escobar’ın müdahalesi kaleci Oscar Cordoba’yı kontrpiyede bıraktı. Bu müdahale sonucu Escobar, topu talihsiz bir şekilde kendi ağlarına gönderdi. Bu golle, zaten psikolojisi kötü durumda olan Kolombiya, geri dönülmez bir çıkmaza girdi. Diken üstünde olan Kolombiya, maça bir türlü dahil olamaz. İkinci yarının hemen başında Earnie Stewart’ın golüne engel olamayan ve 2-0 geriye düşen Los Cafeteros; 90’da Adolfo Valencia ile skoru 2-1’e getirir. Ancak kalan sürede başka gol olmaz ve Kolombiya ABD’ye 2-1 yenilir.
“Hayat burada bitmez. Devam etmek zorundayız. Burada bitemez. Ne kadar zor olursa olsun tekrar ayağa kalkmalıyız. Sadece iki seçeneğimiz var: Öfkenin bizi kontrol edip şiddetin devam etmesi ya da uğraşıp çabalayarak birbirimize yardım etmek. Bu bizim tercihimiz. Lütfen saygıyı elden bırakmayalım. Herkese en sıcak selamlarımı yolluyorum. Benim için unutulmaz ve nadir bir tecrübe oldu. Birbirimizi yakında göreceğiz çünkü hayat burada bitmedi.” Andres Escobar’ın maç sonu söylediği bu cümleler, aslında Kolombiya Milli Takımı’nın yaşadığı psikolojiyi açık bir şekilde yansıtıyordu.
Gruptaki son maçta İsviçre ile karşılaşacak Kolombiya’nın ’94 Dünya Kupası’ndan elenmesi matematiksel açıdan kesinleşmişti. Kolombiya, grup liderlik için sahaya çıkan rakibi İsviçre’yi 2-0 yenerek turnuvayı bir galibiyet ile tamamladı.
Andres Escobar, ’94 Dünya Kupası’nda Kolombiya adına 3 maçta da 90 dakika süre alarak iyi bir performans sergiledi. Ancak ABD karşısında kendi kalesine attığı gol, onun günah keçisi ilan edilmesine sebep olmuştu. Milli takımlarına çok yüksek miktarda bahis oynayan Kolombiya kartelleri, kayıplarının sebebi olarak 27 yaşındaki stoperi hedef tahtasına koymuştu. Turnuvadan sonra Escobar, tüm tehditlere rağmen çocukluğunun geçtiği suç başkenti Medellin’e döndü. Aralarında Andres Escobar ve Oscar Cordoba’nın da bulunduğu bazı Kolombiyalı futbolcular, 2 Temmuz 1994 gecesi yani İsviçre maçından altı gün sonra “El Indio” isimli bir bara eğlenmeye gittiler. Fakat Escobar, sözlü sataşmalara maruz kaldı. Ardından da bir kavga girişimi yaşandı. Olaylar bir süre sonra yatıştırıldı. Arbedeyi çıkartanlar aslında Andres’i öldürme planı yapan uyuşturucu çetesi üyeleriydi. Onlar bardan ayrıldıktan sonra, Escobar bir süre daha arkadaşlarıyla vakit geçirdi. Gece 3 civarı bardan çıkıp otoparktaki arabasına doğru yürüyen Escobar’ın yalnız kaldığı bir anı kollayan çete üyeleri, 38 kalibrelik tabancadan çıkan 6 kurşun ile 27 yaşındaki stoperi ağır yaralamışlardı. Arkadaşları Andres’i hemen hastaneye götürdüler. Ancak Andres, vurulduktan 45 dakika sonra yaşamını yitirdi. Bozuk devlet yapısından güç alan ve insan yaşamı üzerine her konuda söz sahibi olan uyuşturucu kartelleri, “El Caballero del Futbol” lakaplı Andres Escobar’ı yeşil sahalardan ve bu hayattan böyle adi bir şekilde kopardılar.
Olayın ardından hükümet, benzer olayların yaşanmaması adına diğer milli futbolculara koruma tahsis etti. Yapılan operasyonlar sonucunda yakalanan Humberto Castro Munoz, adamları ile birlikte Andres Escobar’ı öldürdüğünü itiraf etti. Munoz, 43 yıl hapis cezasına çarptırıldı. Ancak sonrasında yaşanan kanun değişiklikleri ile cezası 26 yıla düşürüldü ve 2005 yılında da iyi halden serbest bırakıldı.
Kolombiya halkının kalbinde her zaman bir yeri olan Escobar’ın cenazesine yaklaşık 120 bin kişi katıldı, 2002 yılında ise doğduğu, büyüdüğü ve öldürüldüğü Medellin’de adına bir hatıra anıtı yapıldı. Pablo Escobar’ın devlet otoritesinin üzerindeki konumu, Devlet & uyuşturucu kartelleri arasındaki savaş ve bunun Kolombiya Futbolu’ndaki yansımalarını Andres’in ölümü üzerinden anlatan ‘The Two Escobar’ belgeseli konunun meraklıları için iyi bir kaynaktır.
Bu talihsiz olayın üstünden çokça vakit geçmesine rağmen; Kolombiya’da bu zihniyetin değiştiğini söylemek bir hayli güç. 2018 Dünya Kupası sonrasında da benzer bir olay ile karşılaşmamız son derece mümkündü. Kısaca bahsetmek gerekirse; Kolombiya, bulunduğu H Grubu’nu 6 puanla birinci sırada tamamladı. Son 16 turunda İngiltere ile eşleşen Kolombiya, maçta 1-0 geriye düştü. Ancak 90+3’te son düdüğe saniyeler kala Yeri Mina’nın golü ile maçı uzatma devrelerine taşımayı başardılar. Uzatmalarda da denge bozulmayınca seri penaltı atışlarına geçildi. İlk üç penaltıda hata yapmayan Kolombiyalılar sonraki iki penaltıyı Uribe ve Bacca ile gole çeviremedi, Eric Dier’in penaltısını gole çevirmesi ile İngiltere adını çeyrek finale yazdıran taraf oldu. Maç gecesi penaltısı direkten dönen Uribe ve yine penaltısı İngiltere kaleci Pickford tarafından çelinen Bacca, sosyal medyada hedef gösterilen oyunculardı. Bu oyuncuların ağır hakaretlere ve ölüm tehditlerine maruz kalmaları akıllara Andres Escobar’ı cinayetini getirdi. Neyseki korkulan olmadı ve oyuncular benzer can acıtıcı bir durumla yüzleşmediler. Ancak aradan geçen 24 yıla rağmen kötü insanlar, kirli zihinleriyle hayatın her yerinde nefret ve kin duygusu beslemeye devam ediyorlar.
Ölümünün 27. yılında Andres Escobar’ı saygıyla anıyoruz..
Yazan: Ahmet Emre Baycan
Editöryal: Nergiz Bulut & Yavuz Akyol
Seslendiren: Birtan Sinan Depe
Kurgu: Ekin Çekim