Close

O Kumbaradan Bize Ne Çıkacak?

‘’Bu kadar dayanabildim. Bizi Avrupa’ya göndermemek için elinden geleni yapanlar kazandı. Aylardır bir kuruş para almadım. Şuan Florya’dan eve yürüyerek gidiyorum. Beni çocuğuma rezil ettiler. Çocuğumun kumbarasındaki parayı alıyorum’’ Sedat İncesu Ne güzeldir ki gururlanmak. Kıvanç duymak. Övünmek.. Her biri paha biçilmez duygular bunlar. İnsanın içi kıpır kıpır oluyor. Göğüsü başka bir nefesle daha dolup, […]

‘’Bu kadar dayanabildim. Bizi Avrupa’ya göndermemek için elinden geleni yapanlar kazandı. Aylardır bir kuruş para almadım. Şuan Florya’dan eve yürüyerek gidiyorum. Beni çocuğuma rezil ettiler. Çocuğumun kumbarasındaki parayı alıyorum’’

Sedat İncesu

Ne güzeldir ki gururlanmak. Kıvanç duymak. Övünmek..

Her biri paha biçilmez duygular bunlar. İnsanın içi kıpır kıpır oluyor. Göğüsü başka bir nefesle daha dolup, taşıyor.

Peki ya bu duygular bir emek ürünü mü? Yoksa tesadüfi, beklenmedik, emeksiz, ansızın karşılaştığımız duygular mı?

O kadar beklenmedik şeyler ki bunlar aslında; ansızın karşımızda beliriverdiklerinde kendimizden geçercesine sarılıp, en yoğun şekilde yaşıyoruz onları. Yani anlaşılacağı üzere benim tezim emeksiz, tesadüfi duygular oldukları yönünde. Örneklerle desteklemem gerekirse çok yakın süreçlerden bahsedeceğim. Hiç meraklanmayın, öyle fazla hafızalarınızı zorlamayacağım.

Ampute Futbol Milli Takımı’mız geçen sene Avrupa Şampiyonu, bu sene ise Dünya 2.’si oldu. Heyecanlandık, gururlandık. Son 11 senedir Galatasaray Erkek Tekerlekli Sandalye Basketbol Takımı 5 kez Avrupa, 4 kez de Dünya Şampiyonu oldu. Neden mi bu örnekler? Çünkü spor başlı başına fiziksel bir aktivite iken; birtakım fiziksel dezavantajları olan o kişiler, bu dezavantajlara sahip olmayan kişilere nazaran; eşdeğer sportif ünvanları kazanabiliyorlar. Hal böyle olunca bizlerdeki gurur kat sayısı da daha bir fazla hissediliyor.

Peki ya bizler, bizleri bırakın spor yöneticileri, spor basını, onlar için, bu derece gururlanmamızı sağlayan o kişiler, o branşlar için neler yapıyoruz?

Bugün bunu çok daha iyi anlıyoruz.

Türkiye’nin en önemli sportif markalarından biri olan Galatasaray, şampiyonluklara ambargo koyan, dezavantajlı bireyleri topluma kazandıran, her türlü zorluğa karşı farklı farklı çözümler üretip ayakta duran, emekçi, mücadeleci koçu Sedat İncesu’yu geri dönülmesi zor, çaresiz bir yola soktu. Hem de ne için? Futbol için. Kulüp kasasındaki paraların daha fazlasını futbola harcamak için. Bu yalnızca tek bir branş, sportif şube için gün yüzüne çıkan bir detay. Diğer şubelerdeki maddi kısıtlamalar ve zorluklar da hepimizin malumu. Ama futbol, zarar etse de her daim yeni yatırımlar ve yükümlülüklere açık.

Hani bizim şu çok sevdiğimiz futbolumuz, eğer tekrar tekrar benzer sonuçlara sebep olacaksa, hep birlikte el ayak çekelim bu spordan. Belki bizler bunu yaparsak, bu eylemlere maal veren yönetici zihniyetleri de değişir.

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top