Close

Bir Sporcudan Fazlası: Michael Jordan

Three-peat ikinci kez yapıldığında herkes bunun bir son olduğunu biliyordu. Bir hanedanın son gösterisi bittiğinde Jordan’ın gelmiş geçmiş en iyisi olduğuna dair hiçbir şüphe kalmamıştı. Gayrı-resmi bir emeklilik dönemine giren Jordan’ın asıl efsane olma süreci ise bundan sonra başlayacaktı…

NBA organizasyonu geçtiğimiz sezon 75. yılını kutladı. Sezon tanıtım reklamını izleyenler için çok ince bir detay göze çarpıyordu. Reklamda bir otobüs mahalleler arasında giderken otobüsü aktör “Michael B. Jordan” kullanıyordu. Burada verilmek istenen mesaj, NBA bir otobüse benzetilecek olursa, Jordan bu otobüsün şoför koltuğunda oturuyordu. 80’li yıllara gelmeden önce marka değeri düşük olan ve profesyonellikten uzak, düşük maaşlı ve kötü şöhretli basketbolcular ile varlığını sürdüren NBA, Magic-Bird ikilisini bulduktan sonra yükselişe geçti. Artan marka değeri ile birlikte gelen yüksek ücretli yayın hakları satışları, pazarlama stratejileri ve global ölçekli projeler ile NBA Amerikan spor endüstrisinin yükselen yıldızı olmaya başlamıştı. İşte tam da böyle bir ortamda ve Magic-Bird rekabeti çekilmeye başlarken Jordan lige girdi ve tozu dumana kattı. Hırs, güç, atletizm ve her zaman kazanan tarafta olmak. Bir sporcu için o dönem şartlarında bu kavramlar ile bütünleştiğinizde seviyeniz bambaşka oluyordu tabii ki. Bu tabii ki de paraya dönüşmek için bulunmaz bir fırsattı. İşte tam da bu noktada bir isim karşımıza çıkıyor: Rich Paul.

Jordan’ın yanı sıra birçok ünlü basketbolcunun da menajerliğini ve finansal yönetimini gerçekleştiren Paul, Jordan’ı bir marka haline dönüştürme vizyonunu Jordan ligde bir efsaneye dönüşmeden önce ortaya koymuştu. O dönemde Converse’in ele geçirdiği basketbol ayakkabısı piyasasında az duyulan, satışları düşük, vasat bir marka olarak tanınan Nike, Jordan için kapıyı çaldığında çoğu kişi bu teklifi reddedebilirken Paul Jordan ile bu işbirliğinin sonuçlarının daha iyi olacağını düşündü ve daha yolun başındaki genç bir oyuncu için oldukça yüksek bir kontrat ile Jordan’ın Nike ile olan uzun yolculuğuna başlamasına yardımcı oldu. Tam da bu noktadan itibaren birbirini besleyen müthiş bir hikaye yazılmaya başladı.

“Air Jordan” denilince akla Nike gelen o günlerde, Air Jordan’lar gençlerin hayallerini süslüyordu. Bir statü haline gelen bu ayakkabıların anlamı Jordan hayranları için oldukça farklıydı. Jordan ile özdeşleşen kavramlar hayatta herhangi bir işte başarılı olmak isteyen her insanın kendine katmak istediği özellikler olduğu için gençler sosyal hayatlarında olmak istedikleri insanı biraz da Michael Jordan’da buldular. Ezilen, iş bulamayan, her alanda ayrımcılığa uğrayan ve Amerikan rüyasının banliyölerde kabusa dönüştüğü bu dünyada ayaklardaki Jordan ve yükselen hip-hop kültürü, yeni Amerikan sosyokültürel hayatını şekillendiren unsurlar oluyordu.

Michael Jordan bu özelliklerine rağmen göründüğü kadar mükemmel bir insan değildi. Kumar bağımlılığı, yanındaki diğer oyunculara yaptığı mobbing gibi bir çok konuda “sabıkaları” mevcuttu. Bütün bunlara rağmen çoğu insan için bu detaylar ya bilinmiyor ya da bilinse de çok önemsenmiyor. Bunun başlıca nedeni, Jordan figürünün insanlar için bunlardan çok farklı bir noktaya ulaşmış olması. Nike ile birlikte ayrı bir marka olan Jordan markası ürünlerini, bugün onu hiç izlememiş bir nesil dahi kullanıyor. Nike, Jordan basketbolu bıraksa da Jordan markasını basketbolun her zaman yanında tutmaya devam etti. Öyle ki şu anda bazı NBA takımlarının formaları “Jordan” markası üzerinden üretiliyor. Bu da bize şu çıkarımı yapmak için oldukça güçlü bir bilgi veriyor: Michael Jordan oyunun çok üzerinde ve artık bir sporcudan çok daha fazlasını temsil ediyor.

Yazan: Baran Akçay

Editöryal: Medine Canarslan

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top