1988’de Afganistan’ın Herat kentinde hayata gözlerini açan Nadia Nadim, karşılaştığı zorluklarla hayatı erken yaşta öğrenmeye başladı. Afganistan ordusunun önde gelen generallerinden olan babası Rabani Nadim, Taliban tarafından görüşmeye çağrıldı ve bir süre Taliban üssünden geri dönmedi. Babasının gittiği günden tam altı ay sonra Taliban suikastında can verdiği haberi geldi; korkulan başlarına gelmişti. Bu olay yaşandığında Nadia henüz 10 yaşındaydı. Yaşanan bunca şeyden sonra korku içinde kızlarının ve kendi hayatını sürdürmeye çalışan anne Hamida Nadim, Afganistan’da daha fazla barınamayacaklarını anlamıştı. Yeni bir hayat kurmak adına değerli eşyalarını satan Nadim ailesi, oradan gelen parayı sahte pasaporta yatırıyor ve önce Pakistan’ın, oradan da uçakla İtalya’nın yolunu tutuyordu. Nadia, annesi ve dört kardeşi, İtalya’da bir süre kaldıktan sonra Londra’ya gitmek için bindikleri mülteci kamyonundan indiklerinde hayal ettikleri hayatın 970 km uzağında, Danimarka’da bir mülteci kampında olduklarını fark etmişlerdi. Nadia yıllar sonra bu konu hakkında “O anki düşüncem, sanırım şoför coğrafyada yeterince iyi değildi ya da sapağa dikkat etmemişti” diyordu gülerek. Ancak nereden bakarsanız bakın, hikâyenin başladığı yere kıyasla Danimarka, çok daha iyi bir seçenekti. Zaten Nadia’ya bir röportajda annesi Hamida’nın ailesini bu zorlu yolculuğa çıkarmasaydı, şimdi nerede olacaklarını merak edip etmediği soruluyor ve o da durumu, hiç tereddüt etmeden “Şu an ölü olurdum” diyerek açıklıyordu. Ayrıca annesinin her zaman kadın hakları için savaştığını ve bu farkındalığı bütün çocuklarında oluşturduğunu da ekliyordu.
Düşününce, böylesine sansasyonel bir çocukluk geçiren Nadia’nın, kariyerine ailesinin Kabil’deki evinin bahçesinde -spor yapan bir kızı kabul etmeyecek bir kültürde- topa vurarak başlaması, ileride bunun bir ‘kendini ifade etme yöntemi’ olacağını kendisi bile bilmiyordu. Futbolun onun için dönüm noktası oluşunu, Sky Blue FC takımının formasını giyerken onunla aynı evi paylaşan orta saha oyuncusu Katy Freels’in “Saha onun içindekilerin çıkış noktası ve içindeki her şeyi ifade etme yolu” şeklindeki ifadesi açıklıyordu. Danimarka’nın kuzeyinde yaşamaya başlayan Nadia Nadim, sabahları İngilizce ve Danca öğreniyor, öğleden sonra ise futbol oynuyordu. Kısa süre sonra kamptan çıkıp bir daireye taşındıklarında, yerel kulüplerden biri olan Gug Boldklub Gençlik Kulübü’nün antrenörü onu görmüş ve takıma davet etmişti. Doğal bir yetenek olarak kendini kabul ettiren Nadia, küçük yaş gruplarında B52 Alborg ve Team Viborg formalarıyla kendinden söz ettiriyordu. Danimarka futbol sistemindeki yükselişi hızlıydı. İlk profesyonel sözleşmesini 2006 yılında, 19 yaşında IK Skovbakken takımı ile imzalayan Nadia, forma giydiği altı sezonda 91 maça çıktı ve 88 gole imza attı. Aynı sene Danimarka vatandaşlığına kabul edilmiş ve milli takım forması giymeye hazır bir forvet haline gelmişti.
Nitekim bu yüksek performans, kariyerinin üçüncü sezonunda Danimarka formasıyla ilk uluslararası maçına çıkmasını sağladı. Amerika karşısında yedekten oyuna giren Nadia, Danimarka’da üst düzey bir milli futbol takımını temsil eden ilk devşirme oyuncu oldu. Geçen bu altı sezonda dikkatleri üstüne çeken Nadia, 2011-2012 sezonunun sonunda Fortuna Hjørring’in yolunu tuttu. İlk Şampiyonlar Ligi maçına Fortuna Hjørring formasıyla çıkan oyuncu İskoçya şampiyonu Glasgow City karşısında izleyenlere dudak uçuklatan bir oyun sergilemiş ve takım Nadia’nın golleriyle maçı 2-1 kazanmıştı. Burada üç sezon geçiren Nadia Nadim, Amerika’nın Sky Blue FC takımına transfer oldu. NWSL’nin (National Women Socer League) son bölümünde takıma katılan Nadia, 6 maça çıkmış, 7 gol ve 3 asistle sezonu tamamlamış; haftanın ve ayın oyuncusu ödüllerini de toplamıştı. 2015-2016 sezonunda tekrardan Fortuna Hjørring’e dönen Nadia, iki sezonda toplam 39 maça çıkmış ve 25 gol atmıştı. 2016 yazında bir diğer Amerikan kulübü Portland Thorns FC ile sözleşme imzalayan oyuncu, 2016 sezonunda takımının en çok gol atan oyuncusu olmayı başarmış ve 2016 NWSL Shield ödülüne layık görülmüştü.
2017 yılı, kadın futbolu dünyasında Nadia Nadim isminin markalaştığı bir yıl oluyordu. Kadınlar Euro 2017 turnuvasında, Danimarka’nın basamakları birer birer çıkmasında etkili olan Nadia Nadim, Danimarka’nın favori Almanya’yı eleme turlarında 2-1 yendiği maçı berabere getiren, finalde de Danimarka’yı öne geçiren golü atmasına rağmen Danimarka Hollanda’ya 4-2 kaybetmişti. Şampiyonanın bitmesiyle ada futboluna geçiş yapan Nadia, Nike ile bir temsil sözleşmesi imzalayarak Nike tarafından temsil edilen ilk Danimarkalı kadın futbolcu oldu. Nike ile yaptığı çalışmaların yanı sıra Visa ve Hugo Boss ile yaptığı çalışmalarla da tanınırlığını arttırdı. Eylül 2017’de gelecek sezon için FA Kadınlar Süper Ligi ekibi Manchester City ile sözleşme imzalamıştı. Ocak 2018’de takıma katılmış, Manchester City formasıyla ilk maçına Reading karşısında 5-2 galip geldikleri maçla çıkmıştı. Başlama düdüğünden 6 dakika sonra ilk golün, 26 dakika sonra ise ikinci golün asistini yapmıştı. Manchester City, Continental Tyres Cup yarı finalinde Chelsea’yi 1-0 yenerken galibiyet golünü yine Nadia atmıştı. Temmuz 2018’de BBC’nin yaptığı habere göre futbolun mabedinde olsa da Nadim kendini evinde hissetmiyordu ve ayrılma kararı almıştı. Bu düşüncesini de şu sözlerle dile getiriyordu: “Hayat sadece bir yerde olmak için çok kısa ve kendimi kısıtlamak istemiyorum. Neden kısıtlayayım?”. Aralık 2018’de de Manchester City’nin verdiği izinle sözleşmesi feshedilmişti ve artık yeni bir kulüple anlaşabilecekti. Ocak 2019’da PSG’ye gelişi kesinleşince, “Zlatan, Mbappé ve Thiago Silva ile aynı formayı giyme şansı, bir rüya gerçek oldu” açıklamalarında bulundu. 3 Ocak 2019’da Nadia, Paris Saint-Germain’e imza attı. Başarılı bir ilk sezonun ardından kaptanlık pazubandı ile ödüllendirildi. Aynı ay içinde UNESCO Kız Çocukları ve Kadın Eğitimi Şampiyonu seçildi. Bu onore edici şampiyonluğu, spor ve cinsiyet eşitliğini teşvik etme rolü, kuruluşun gençlere öncelik verilen eğitim eylemine katkısı ve uluslararası ölçekte kız çocukları ve kadınların eğitimini savunması nedeniyle almıştı. 2019-2020 sezonunda da PSG formasıyla 19 maçta 10 gol atan Nadia, takımı ile şampiyonluğu Lyon’a kaptırmış olsa da bir sonraki sene 11 gol 4 asistlik performansıyla PSG’nin ligi şampiyon tamamlamasında büyük rol oynadı. Ekim 2020’de, UEFA Kadınlar 2022 Avrupa Şampiyonası’na katılmak için Danimarka’nın tek şansı İtalya’yı deplasmanda yenmekti ve Nadia, Floransa’da İtalya’yı 3-1 yendikleri maçta galibiyeti getiren 2 golü atmış ve maçın oyuncusu olmuştu. Haziran 2021’de, Racing Louisville FC ile anlaştı ve Portland Thorns FC’den ayrıldıktan dört yıl sonra NWSL’ye geri dönmüş oldu.
Nadia, spor kariyerinin dışında da kendini geliştirecek alanlar bulmuş ve hayatının her safhasında kendini geliştirmeyi huy edinmiştir. Kariyeri boyunca her sezonun bitişinde cerrah olmak amacıyla 6 yıl boyunca Aarhus Üniversitesi’nde tıp fakültesine gitmiş ve 2020 yılında plastik cerrahide asistanlık yapmıştır. Aynı zamanda 11 dil bilen Nadia, 2018’de de Forbes tarafından, “Uluslararası Sporların En Güçlü Kadınları” listesinde 20. sırada yer almıştır. En son saha dışı projesi ise KLABU ve PSG ortaklığı ile dünyanın farklı bölgelerinde bulunan mülteci kamplarındaki çocuklar için spor kulüpleri kurulmasıydı. Bu projeyle 10 bin mülteci çocuğa ulaşılması hedefleniyor.
2021 yılında dünyanın her noktasında hala umutsuzluk ve çaresizlikle boğuşan her yaştan kadın için kuşkusuz çok büyük bir rol model olmayı başaran Nadia Nadim, erkek hegemonyasının boyunduruğu altında olan futbolda bile adından bu denli bahsettirmeyi başarmıştır.
Zorluklara boyun eğmeyen, bundan güç alan ve başarı için savaşan nice Nadialar duymak dileğiyle…
Yazan: Ahmet Emre Baycan
Editöryal: Nergiz Bulut & Yavuz Akyol