2009’dan beri Londra’da oynanan Yıl Sonu Finalleri (WTF), 2021 ile birlikte Torino’ya taşındı. Ülke ve şehir değişse de turnuvanın zemini ve formatında bir değişikliğe gidilmedi. Turnuva 15 senedir olduğu gibi yine hayli hızlı bir indoor sert kortta oynandı.
Indoor sert kort, tenisteki belli oyuncu profillerine bariz avantaj sağlayan; belli oyuncular için ise başarı elde etmeyi neredeyse imkansız hale getiren bir zemin. Topun az sekmesi ve zemini hayli hızlı olması spinli vuruşlara sahip olup topu omuz yüksekliğinde seven oyunculara bariz bir dezavantaj oluştururken; aynı koşullar hızlı ve düz servislere sahip, topu önde alan, sert kortta lateral hareketi iyi olan oyuncular için ise avantaj sağlamakta. Bu satırları okurken aklınıza iki profil için de belli başlı isimler gelmiş olabilir. Tenis, zeminin oyunun nasıl oynanacağını dikte ettiği, zemin parametrelerinin farklı oyunculara farklı avantajlar sağladığı bir oyun. Sezon içerisinde sert kort ağırlıklı olmak üzere de olsa zeminler sezonlara bölünmüş bir vaziyette takvimde yer tutmakta. Bu noktada zeminler farklılık gösterse de sezonun yaklaşık %70’inde ortak olan bir parametre var ki bu da sezonun %70’inin açık havada oynanması. Sezon içerisinde topladıkları puanların neredeyse %70’ini açık havada toplayan ve bu puanlara göre hazırlanan sıralamaya göre ilk 8’de yer alan oyuncuların yıl sonu şampiyonasını kapalı kortta oynaması yıllardır belli kesimlerce eleştiri odağı halinde. Gelmiş geçmiş en iyi sert kort oyuncusu Novak Djokovic’in inanılmaz sezon kapanışı performansını kupayla taçlandırdığı bu turnuva, zemin dinamiklerinin oyunu hala ne kadar domine ettiğinin bir göstergesi oldu.
Rafa Kayıp, Casper Parlıyor
Rafael Nadal, ezeli rakibi Novak Djokovic’e kıyasla daha “kolay” gruba düşen taraftı. Felix-Auger Aliassime, Taylor Fritz ve Casper Ruud’la eşleşen Rafa’nın performansı merak konusuydu. Zira Wimbledon çeyrek finalinde abdomen kası yırtıldıktan sonra 2022’nin ilk yarısındaki fenomenal performansına bir türlü dönemeyen Rafa, Amerika Açık sonrasında abdomen sakatlığının hala devam ettiğini söylemişti. Paris Bercy’ye kadar Federer’in emeklilik maçı hariç korta çıkmayan Rafa’nın özel hayatında da sıkıntılar ve yenilikler mevcuttu. Eşi Amerika Açık sırasında bir rahatsızlık geçirmiş, sonrasında da Rafa-Mery çifti bir bebek sahibi olmuştu. Rafa’nın Paris Bercy ve WTF performansı kafasının ve bedeninin tenise tam anlamıyla kanalize olamadığının ispatı oldu. Paris’te ilk turda Tommy Paul’a kaybeden Rafa, WTF’de de ilk iki maçında Taylor Fritz ve Felix-Auger Aliassime’e set alamadan, hatta servis dahi kıramadan mağlup oldu. Gruptan çıkma şansını kaybettikten sonra Ruud ile prestij maçına çıkıp galip gelse de Rafa parlak bir görüntü çizemedi. Grubu sonuncu kapatan Rafa’nın son maçında mağlup ettiği Casper Ruud ise ilk iki maçını kazanarak kariyerinde ilk defa yarı final gördü. Hatta bununla yetinmeyip finale de yükseldi. Gruptan çıkan bir diğer oyuncu Taylor Fritz ise yarı finalde Novak Djokovic duvarına toslayacaktı. Sezonun son bölümünde üst üste şampiyonluklar elde eden Felix’ten ise Rafa galibiyeti hariç yorgun ve silik bir performans seyrettik. Grubun kağıt üstündeki favorisi Rafa’nın sonuncu, sonunculuk adayı Ruud’un ise birinci olması sürpriz oldu.
Biyonik Adam; Novak Djokovic
Djokovic’in 2022 yılında yaşadıklarından iyi bir film, en kötü ihtimalle bir belgesel çekilebilir. Sezonun ilk Grand Slam’i olan Avustralya Açık’a katılmak üzere gittiği Melbourne’dan aşı olmadığı ve “toplum sağlığına tehlike arz ettiği” gerekçesi ile sınır dışı edilen Djokovic, aşı olmadığı için birçok turnuva kaçırdı. Kimileri onun için “artık geri dönemez”, “imajı geri dönülemeyecek kadar çizildi” gibi yorumlarda bulunsa da unutulan şey Novak Djokovic’in bu sporun gelmiş geçmiş en iyi 3 oyuncusundan biri olduğu, inanılmaz bir mental güce sahip olduğuydu. Roland Garros çeyrek finalinde Rafa’ya kaybettikten yalnızca bir ay sonra Wimbledon şampiyonu olan Djokovic, ATP’nin tartışmalı puan kararı sebebiyle şampiyonluğunun puanlarını dahi alamadı. Sezon içerisinde yaşadığı bu olumsuzluklara bir de hala ABD’nin aşı olmayan turistlere ülkeye giriş yasağının devam etmesi sebebiyle US Open’da oynayamaması eklendi. Yani Djokovic 2022’deki 4 Slam’in 2’sini oynayamamış, şampiyon olduğu Slam’in ise puanlarından mahrum kalmıştı. Birçoklarının büyük bir karanlığa gömülebileceği bu koşullar Novak’ı daha da motive etmiş olacak ki Novak tenise temelli döndüğü ilk 3 turnuvadan 2 şampiyonluk 1 final çıkarttı. Bu şartlar altında Torino’ya giden Djokovic gerek zemin dinamikleri gerek mevcut formu ile turnuvanın doğal favorisiydi. Çektiği zorlu Medvedev-Rublev-Tsitsipas kurasına rağmen grubunu namağlup lider bitiren Djokovic yarı finalde Fritz’i, finalde de Ruud’u yenerek 6.WTF şampiyonluğuna ulaştı. 2015’ten beri ilk kez sahip olduğu bu kupanın ardından Djokovic’e daha da iyi haberler geldi. Djokovic’in Avustralya’daki seyahat yasağı kalkmıştı! Bu da demek oluyor ki Avustralya’nın kralını, kral olduğu yerde bir kez daha seyredeceğiz.
Turnuvaya genel bir bakış atıldığında Yıl Sonu Finalleri artık devir teslim işleminin iyice başladığı, Rafa’nın yıllardır süre gelen bu turnuvayı kazanamama serisinin devam ettiği, Ruud ve Taylor’ın parladığı bir turnuva oldu. Alcaraz ve Zverev’in de sağlıklı gireceği bir 2023, Nadal-Djokovic dominasyonunun temelli kırılabileceği bir sene. Tabi önümüzdeki ilk Slam’in 1,2 ve 3.favorisi Djokovic. Diğer tüm oyuncuların en büyük meydan okuması onu yenmek olacak. Bunu birisi Avustralya’da yapacak mı göreceğiz ancak sezonun kalanındaki şampiyonlukların daha eşit dağılması muhtemel gözüküyor. Bunlar hesaba katıldığında 2023, erkekler tenisinde birçok yeniliğe gebe.
Yazan: Mert Kalender
Editöryal: Sıla Yüzer