Close

Lewis Hamilton Baskı Altında (Mı?)

“Baskının sessiz ülkesine vardım”  

Sir Lewis Hamilton… Takımı Mercedes ile yakaladığı uyum sayesinde ile F1 dünyasında gerçek bir dominasyon örneği sergileyen yıldız pilot. Elde ettiği büyük başarılara bağlı olarak edindiği başarı alışkanlığı da göz önünde tutulduğunda, üst düzey bir sporcunun tabi olabileceği en sert sınavlardan biriyle karşı karşıya… 12 Aralık 2021 günü Abu Dhabi’de son turda büyük hüsrana uğrayan Sir, sessizliğini sürdürürken nasıl bir tavır takınacağı konusunda tüm sevenlerini merakta bıraktı. Bizler de bu yazımızda, öncelikle baskı altında zorluk yaşayan diğer yıldız sporcuları hatırlayıp devamında  ihtimalleri değerlendireceğiz.

Pandeminin hepimizi evlere kapatıp spor faaliyetlerini de sekteye uğratmasının ardından en çok tartışılmaya başlayan konulardan birisi psikolojik durumlar ve ruh sağlığı oldu. İnsanların beden sağlığını koruyup hayatta kalması için alınan önlemlerin, sosyal bir varlık olan insanın psikolojisine etkisi çok konuşuldu. Tabii insanlığın genel problemlerinin tamamında olduğu gibi, bu konunun da spor dünyasında bazı yansımaları ve çarpıcı örnekleri yaşandı.

Pandemi nedeniyle ancak 2021 yazında düzenlenebilen 2020 Olimpiyatları aslında “meşalenin yakılması anından itibaren” sporcu psikolojisinin ve sporcular üzerinde gitgide artan baskının dayanılmaz boyutlarının bir derlemesiydi adeta…

“Yangınları söndürüp geleceğim”

2020 Olimpiyatları, 23 Temmuz’da aynı 1964 Tokyo Olimpiyatları’nda olduğu gibi yine bir İmparator Naruhito tarafından açılırken, sembolik olarak öneme sahip meşaleyi ise dünyaca ünlü tenisçi Naomi Osaka yaktı. Osaka olimpiyat köyüne girerken, sporcu psikolojisi konu başlığının en çarpıcı ve popüler örneği olduğu tartışmasızdı. Aynı yıl, önce Roland Garros’ta maç önü ve maç sonu basın toplantılarına çıkmak istememesi gündem olmuş, ardından yoğun ilginin ve sorulan soruların yarattığı baskı nedeniyle turnuvadan çekildiğini açıklamıştı. Tabii bu açıklamasının, kendisine olan ilgiyi maksimum seviyeye çıkartmasının ne kadar ironik bir durum olduğunu okurlarımızın takdirine bırakıyoruz. Ardından, o tarihlerde dünya 2 numarası olan Osaka, Wimbledon’a katılmayacağını açıkladı, 2020 Tokyo Olimpiyatları’nda üçüncü turda elendi ve ABD Açık’ta ise beşinci günden sonrasını göremedi. Osaka mağlup olduğu maçın ardından “tenise bir süre ara vereceğini” açıkladı.

Kendisinden beklenen ve daha önce yakaladığı başarıları yakalamaktan uzakta kalan yıldız, sosyal medyadan “Sosyal anksiyete mağduru sosyofobik” olduğunu ifade etti. Naomi Osaka, belki birçok sporcunun yaşadığı ancak açıklamaktan kaçındığı sorunlarını açık yüreklilikle paylaşarak tüm sporculara örnek olacak bir davranış sergiledi. Naomi Osaka’nın kortlara nasıl döneceği merakla beklenirken sporcuların psikolojik sağlığının önemine ilişkin yapılacak çalışmalara örnek teşkil edeceği kesin gibi.

Olimpiyat köyüne dönersek, altın madalya rekoru kırması spor çevrelerinde ittifakla beklenen Simone Biles’ten söz etmemek imkansız. Zira ünlü cimnastikçi Biles, ABD cimnastik tarihinin en başarılı sporcusu ünvanını henüz 19 yaşında kazanmış ve adeta bir madalya makinası gibi tüm ödülleri toplamaya devam etmesi beklenen bir sporcuydu. Ancak genç sporcunun, önce takımının “sakatlık” olarak açıkladığı gerekçe ile takım yarışından çekilmesi soru işaretleri yarattı. Ardından 24 yaşındaki sporcu, finale kalma başarısı gösterdiği üç dalda daha finallerden çekilmiş ve yalnızca bir dalda yarışmıştı. 

Genç yıldız yaptığı açıklamada mental sorunlar nedeniyle yarışmak istemediğini, “bütün dünyanın yükünü taşıyormuş gibi hissettiğini” söylemiş ve farklı görüşler olsa da genel itibariyle uluslararası spor kamuoyunca cesur bulunarak destek kazanmıştı.

“Dağıldı Nole* prensliğim görüyorsunuz” 

Bahse değer gördüğüm, yine olimpiyat köyünde başlayan bir diğer hikaye ise, diğerlerinin aksine aslında ilk başta olumlu sebeplerle ilgi odağı olan Novak Djokovic’in tecrübeleri olacak. Kendileri bu sıralar, covid-19 aşısı olmamayı tercih etmesi nedeniyle Avustralya’ya alınmaması ile gündemi meşgul etmekte ancak tabii bu durum başka bir yazı konusu. 

Novak Djokovic kortlarda asla pes etmeyen, inatçı, tavırları ve oyunuyla adeta rakibine asla yenilmez olduğunu oyun içinde kabul ettirebilen ve çelik gibi sinirleri ile tanıdığımız yıldız bir tenisçi. Hala tarihin en büyük tenisçilerinden tabii, ancak onun da yeri gelirse duygularını kontrol etmekte zorlanabileceğini tüm spor kamuoyu bu yaz şaşkınlıkla tecrübe etti.

Olimpiyat köyüne dört büyük turnuvadan üçü olan Avustralya Açık, Roland Garros ve Wimbledon’ı kazanıp gelen süper yıldız, açıkça favorisi olduğu Olimpiyat şampiyonluğunu alıp, yılın son büyük turnuvası olan ABD Açık turnuvasını da kazanarak tarihin golden slam yapan ilk erkek tenisçisi olmayı hedefliyordu. Ancak evdeki hesap çarşıya uymadı; köyün ilgi odağı Novak, Tokyo’da yarı finalde elenerek golden slam rüyasına veda etti.

Yaşı itibariyle kazanabileceği birçok şampiyonluk bulunduğu için Novak Djokovic’in tarihin en başarılı erkek tenisçisi olma ihtimali çok çok yüksek. Ancak bunun bilincinde olmasına rağmen Novak, olimpiyatlardaki şokun ardından bir şok da ABD Açık finalinde yaşadı ve finalde kaybetti. Novak Djokovic maç içinde raket parçalayıp maç sonunda ise gözyaşlarını tutamadı… 

Yaptığınız sporda gelmiş geçmiş en büyük sporculardan da olsanız, ardı arkası kesilmeyen aşırı yoğun ilgi ve gelişen teknoloji ile her an her saniye etkileşim yaşanabilmesi karşısında psikolojinizi sağlam tutmanın ne denli zor olduğunu 2021 yılında defalarca görmüş olduk.

Bu yazıyı okurken Lewis Hamilton ve F1 yoğunluklu bir metin okumayı beklediğinizi ancak yazının bu kısmına kadar sizi bundan mahrum bıraktığımın farkındayım. Ama bu yazıda, Sir Lewis Hamilton’un nasıl bir çıkmazda olabileceğini tahmin edebilmemiz için sizlere aynı Sir gibi yarıştığı spor dalının en önde gelen sporcularının yaşadığı zorluklardan bahsetmem gerektiğini hissettim…

Yaklaşık bir ay önce, 8. dünya şampiyonluğunu neredeyse yarış boyunca cebinde tutan ve Michael Schumaer’i geçerek F1’in gelmiş geçmiş en başarılı sporcusu unvanını tek başına almasına ramak kalan Lewis, son turda şampiyonluğu uçan Hollandalı’ya kaptırdı. Günlerce tartışılan FIA kararlarından bu yazıda bahsetmeyeceğim. 

Ancak ekran başında kendi kalp atışlarımızı rahatlıkla duyabilen bizlerin bir yandan Lewis Hamilton’un ustalığına bir yandan da taze lastiklere sahip ve her türlü mücadeleden, temastan kaçınmayacak olan Max Verstappen’in sabırsızlığı karşısında duyduğumuz yoğun heyecandan bahsetmemek olmazdı. Bizler bu hisler içerisindeyken, güvenlik aracının ardında kendini tutamayıp rakibini geçmemek üzere zor durduğunu gördüğümüz Max ise adeta şairin “Haşarı, hırçın. Tek çocuğu gibi bir evin.” dediği gibi görünüyordu. 

Güvenlik aracı çıkar çıkmaz beklendiği gibi risk alan Max Verstappen, erkenden atak yaparak öne geçti ve sezon boyunca gösterdiği performansıyla hak ettiği ilk şampiyonluğunu kazandı.

Lewis, son tur ve finiş çizgisinin geçilmesinin ardından telsizde sessizliğini korudu ve birkaç dakika aracında oturup yalnızca düşündü… Büyük hayal kırıklığı yaşayan pilot centilmence davranmaya gayret etti, rakibini tebrik etti ve 7 kez  dünya şampiyonu büyük bir sporcuya yakışır şekilde tavırlar sergiledi. Tabii yaşadığı hüsran her halinden belliydi. FIA kararları ile ilgili tartışmalar sürse de, tüm sezon kıran kırana geçen mücadelenin galibi, 2021 yılı şampiyonu Red Bull pilotu Max Verstappen oldu.

Sir Lewis Hamilton o günden beri sessizliğe büründü. Hakkında milyonlarca beyanat verildi desek abartmış olmayız. F1’in eski patronu Bernie Ecclestone “Lewis Hamilton’un F1’de devam etmeyeceğini, emekli olacağını düşündüğünü” ifade ederken, Mercedes cephesi ise şampiyon pilotlarının önümüzdeki yıl pistte olacağını umduklarını belirtti. Sir’in bahsedilen sessizliği, her şeyi belirsiz hale getirirken, sosyal medya hesaplarından da uzak kalmaya çalıştığı yönünde haberler çıkan yıldız sürücünün psikolojik olarak zor zamanlar geçirdiğini tahmin etmek çok zor değil.

Şüphesiz Sir, kendi geleceği ile ilgili en doğru kararı alacaktır. Bizler ise, doğal bir refleksle bu yıl izlediğimiz gibi sıkı mücadeleleri her sezon görmeyi bekliyoruz. Bu beklenti çerçevesinde de, 7 kez dünya şampiyonu yıldızı izleyebileceğimiz maksimum defa izleyebilmemiz için yeni sezonda da pistlerde görmek istiyoruz.

Bu yazıyı, Sir Lewis Hamilton’un şu an içinde bulunduğunu düşünmek istediğimiz ruh halini anlatan yazının birçok yerinde alıntı yaptığım gibi şair İlhan Berk’in bir dizesini alıntılayarak bitirmek istiyorum. 

Umuyoruz ki Sir, 20 Mart 2022 günü Bahreyn’deki start anı için şöyle bir ruh hali içindedir:

“O gün bütün şiirleri yakmalı  yeniden yazmalı diyorum”

Yazan: Uluç Ali DEMİR

Editöryal Düzenleme: Buğrahan PİŞKİNCAN & Yiğit Halil KIRCA

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top