Takvimler 30 Ekim 1973 yılını gösterdiğinde Türkiye’nin ve İstanbul’un göz bebeği Boğaziçi Köprüsü kullanıma açıldı. Belki de bundan yola çıkarak dönemin önemli gazetelerinden biri olan Tercüman Gazetesi ortaya bir fikir koydu. Asya’dan Avrupa’ya yapılacak bir maraton. Maraton fikri özellikle kamuoyu tarafından oldukça heyecanla karşılandı. Heyecanla karşılanmasına karşılandı ancak 1979 yılına kadar ortaya pek somut bir çalışma konulamadı ve 6 yıl sadece askıda kalan bir fikir oldu. 1979 senesinde ise bir grup amatör Alman atletin İstanbul’u ziyaret etmesi, kıtalararası maraton fikrinin tekrar masaya yatırılmasını sağladı. Türkiye Atletizm Federasyonu, İstanbul Valiliği ve Karayolları Genel Müdürlüğü önerileri değerlendirdikten sonra, Dünya’da tek olacak kıtalararası maratonun gerçekleşebileceğine karar verdiler. Ancak böyle bir maratonu gerçekleştirmek için sadece karar vermek yeterli olmuyordu. İstanbul’un ilk maratonu oldukça zor ve kısıtlı imkanlarda gerçekleştirildi. Bu zorlukları aşmakta da 4 isim oldukça öne çıkarak çok büyük işler başarmıştır. Bu isimler ilk maratonun tertip komitesinde yer alan, Selahattin Yıldız, eski atlet ve Atletizm Federasyonu başkanı Ali Ergenç, Ziya İğdebeli ile Osman Kazancıoğlu’dur. Az bir bütçe ile çok iş yapması gereken komitenin maddi konulardaki imdadına da Almanya’dan gelen 60 kadar gönüllü sporcu ve dönemin önemli kuruluşlarından olan Hisarbank ile Simtel yetişti. Zorlukların aşılması ile birlikte 1979 yılının, 1 Nisan sabahında Boğaziçi köprüsü trafiğe kapatılır ve o dönemki adıyla, Asya – Avrupa Koşusu, bugünkü adı ile İstanbul Maratonu’nun ilki gerçekleştirilir. 1979 yılından beri gerçekleştirilen İstanbul Maratonu’nun 43.’sü 7 Kasım 2021 günü düzenlenecek.
İstanbul Maratonun’un belki de en önemli özelliği, kıtalararası koşulan tek maraton olması olabilir ancak İstanbul Maratonu’nda koşmak için tek sebep kesinlikle bu değil. Maraton parkuru sizi adeta İstanbul tarihinde bir yolculuğa çıkarıyor. Maraton 21 km uzunluğundaki Yarımada parkurunda koşuluyor. Yani bu da maratona katılan koşucuların yarış boyunca yaklaşık 8000 yıllık bir tarih gezisine çıkacağı anlamına geliyor. Parkurun bir yanı koşuculara, Marmara Denizi, Haliç ve İstanbul Boğazı manzarası sunarken, diğer yanı onları Mısır Çarşısı, Topkapı Sarayı, Sultan Ahmet Cami ve Ayasofya gibi yapılarla turistik bir geziye çıkartıyor. Bu eşsiz özelliklerinden olsa gerektir ki İstanbul Maratonu Dünya üzerinde en çok ilgi gören birkaç maraton arasındadır. İstanbul Maratonu’nun bu kadar ilgi görmesi ve başarılı olması tabi ki IAAF tarafından es geçilmedi. 2012 yılında o zamanki adıyla İstanbul Avrasya Maratonu, altın maraton kategorisine alınarak Dünya’nın en iyi 17, Avrupa’nın en iyi 7 maratonundan biri olma unvanını elde etti. İstanbul Maratonu’nun popülerliğini sayılarla anlatmak istersek, 41. İstanbul Maratonu’nun sayıları bize oldukça yardımcı olacaktır. 2019 yılında gerçekleştirilen 41. İstanbul Maratonu’na 160 ülkeden yaklaşık 140 bin kişi katılmıştı. Bu sayının bu kadar yüksek olmasının önemli sebeplerinden biri ise maratonda 8 km’lik bir halk koşusu parkurunun da bulunması. Yaklaşık 140 bin kişinin, 100 bine yakını bu 8 km’lik halk koşusuna katılan bireylerden oluşuyordu. Halk koşusu parkurunun bulunması hem katılım sayısını arttırmakta hem bu artan katılım sayısı sayesinde sosyal sorumluluk projelerinin sayılarının ve kazanılan gelirlerinin artmasını sağlamaktadır.
Maratonun Diğer Yüzü
Dünya üzerinde İstanbul Maratonu ile birlikte oldukça fazla sayıda maraton bulunmakta. Bunlardan birkaçı hemen hemen hepimizin bir kere bile olsa adını duyduğu oldukça popüler maratonlar. Bu maratonların bazıları New York, Boston, Paris gibi büyük şehirlerde gerçekleştirilirken, bazıları da Çin Seddi, Antarktika, gibi daha ilginç yerlerde gerçekleştiriliyor. Peki bu maratonlara ekonomik açılardan bakmak istersek karşımıza neler çıkar. Bu maratonların her birini büyük organizatörler organize ediyor, Boston, New York, Paris gibi büyük şehirlerde trafik çok uzun süreler kapatılıyor, Çin Seddi gibi önemli turistik yerler o güne özel kapatılıyor, şehirler, ülkeler neden bu zor yüklerin altına giriyor? Belki de bu sorunun cevabı tahtaya yazılan artıların, eksilerden çok daha fazla olmasıdır. Bir maraton düzenlemek hem şehirler hem de organizatörler için oldukça maliyetli ve zor bir iş olsa da bir o kadar da kazançlı bir olay. Maraton koşuları dünyada oldukça hızlı bir şekilde popülerleşti ve büyümeye başladı. Özellikle üst sınıf ve orta seçkin sınıftan kişilerin, iş hayatından ve stresten kaçmak, rahatlamak ve sağlıklı bir aktivite yapmak için katıldıkları bu maratonlarda oldukça hızlı bir para akışı ortaya çıkıyor. Bu hızlı para akışı da maraton sayılarının çok çabuk bir şekilde artmasını sağlıyor. Bir grup araştırmacı, 2017 yılında artık dünya çapında koşulan irili ufaklı 12.306 maraton olduğunu tespit etmiş, ortaya çıkan bu sayıyı da 2011 yılı ile karşılaştırdıklarında artışın ne denli büyük olduğunu gözler önüne sermişler. Zira 2017 yılına gelindiğinde oluşan maraton sayısı, 2011 de ki maraton sayısının iki katı olarak karşılarına çıkmış. Sadece Çin’de, 2011 yılında 22 olan maraton sayısı, 2017 senesinde 1000’e çıkmış. Bu maratonlara katılan bireylerin çoğunun üst sınıf ve orta sınıfın seçkin insanları olduğunu göz önünde bulundurduğumuz zaman, maraton döneminde harcanacak paraların bir hayli fazla olduğunu düşünmek yanlış olmaz. Çin‘de maraton döneminde yapılan bir araştırma da ortaya çıkan veriler bunu bize kanıtlar nitelikte. Bu araştırmada, maraton zamanı bazı markaların sosyal medya hesaplarını takip eden araştırmacılar, birçok markanın maratona özel paylaşımlarda ve ürün satışlarında bulunduğunu tespit etmiş, bununla beraber sosyal medya kullanıcılarının da belli başlı markaları aratmaya daha eğilimli olduğunu fark etmiş. Sosyal medya takipçilerinin arattığı başlıca markalardan biri, doğrudan maratonla ilgili spor ürünleri satışı yapan Adidas olmuş. Çinli bazı yerel markaların maratona özel, tişörtler ve hediyelik eşyalar gibi ürünler ortaya çıkararak, bunların paylaşımlarını sosyal medyada sıkça yayınladıkları da ortaya çıkan başka bir inceleme sonucu olmuş. Maratona ilgi duyan şirketler sadece spor sektöründen gelmiyor tabi ki. Yine Çin’de yapılan 2018 Chengdu Shuangyi maratonunun sponsorlarından biri olan otomobil devi BMW buna iyi bir örnek olabili., İstanbul Maratonu’nun eski ana sponsorlarından olan Vodafone ve bu sene ki maratonun ana sponsoru olan N Kolay şirketleri spor sektörü ile doğrudan bağlantıları olmamasına rağmen bir spor organizasyonuna sponsor olan diğer şirketler olarak karşımıza çıkıyor. Bu da bize aslında pastanın ne kadar iştah kabartıcı olduğunu ve bu pastadan pay kazananların sadece spor şirketleri olmadığını gösteriyor. Peki sponsor olan veya olmayan sadece spora yönelik ürünler satan firmalar dışında bu maratonların kazananları kimler? Ülkeler ve maratonun düzenlendiği şehrin işletmeleri, maratonlara birçok farklı ülkeden birçok farklı insan katılır. Bu insanların hepsinin de konaklama, gıda, eğlence, ulaşım hizmetlerine ihtiyaçları vardır. Bu hizmetlerin hepsi de doğrudan turizm ile ilişkilidir. Bu düşüncemizi örneklemek istersek yine Çin örneğimizi kullanabiliriz. 2017 yılında Çin’de gerçekleşen en popüler maraton lokasyonları, Pekin, Şangay, Hangzhou, Suzhou, Chengdu ve Shenzhen şehirleri olmuştur. Bu lokasyonlar aynı zamanda gerçekleşen maratonlar arasında en çok sosyal medya paylaşımlarının yapıldığı yerlerdir. Bu paylaşımların çoğu da yarışa katılacak kişilerin, konaklayacak, yemek yiyecek veya gezecek yerler için tavsiye istedikleri paylaşımlar olmuştur. Bu da aslında bize bu ihtiyaçlara nasıl bir talep olduğunu yeterince gösteren bir kanıt olabilir. Bununla beraber bazı seyahat acentaları bu durumdan yararlanmak için maraton serüveninin her anının kendileri tarafından planlandığı ‘maraton seyahat paketlerini’ katılımcılara sunmuştur. Ayrıca, maraton sürecinde sağlanan bu para akışı sadece turistler tarafından da sağlanmaz. Varsayalım 43. İstanbul Maratonu’na katılacaksınız, ancak siz İzmir’de yaşıyorsunuz ve İstanbul’da hiçbir akrabanız veya yakınınız yok. Bu durumda maraton ne kadar kendi ülkenizde gerçekleşse de sizin de kalacak, yemek yiyecek ve aktivitelere katılacağınız yerlere ihtiyacınız olacaktır. Yani para akışı sadece ülke dışından değil aynı zamanda ülke içinden de gerçekleşmektedir.
Firmalar, Şirketler ve Şehirler için bir maraton düzenlemenin artılarından bahsettik, peki eksileri nelerdir, bir maraton düzenlerken nelere dikkat edilmelidir.Maraton düzenlemek özellikle sponsor firmalar için önemli bir gelir kaynağı olsa da maliyeti ve iş gücü yüksek bir organizyon. Sponsor firmalar için maratonların başlıca maliyetleri, izinler, reklamlar ve yarış esnasında gerekli olan ihtiyaçlar gibi temel unsurlarla ifade edilebilir. Organizatör firmalar, yarışın yapılacağı parkura aylar önce karar vermeli ve yarış için doğru bir rota seçmeli. Parkuru belirledikten sonra şehrin yetkili mercilerinden gerekli izinleri almalı ve eğer varsa, parkur içerisinde bulunan özel mülklerin kullanımı için de gerekli izinlerin alınması şarttır. Gerekli izinlerin alınmasından sonra iş, reklam ve pazarlama noktasına gelir. Herkes düzenlendiği maratona katılımın çok olmasını ister, bunu isteyen firmalarda oldukça başarılı bir reklam süreci geçirmek zorundadır. Günümüzde sosyal medya birçok reklam maliyetini düşürse de hala klasik olarak, televizyon, radyo, basılı yayın veya billboard reklam çeşitleri kullanılıyor ve bunlar önemli bir iş gücünün yanında maddi kaynak da gerektiriyor. Ama gene de bir maraton düzenlemenin en maliyetli kısmı yarış öncesi değil yarış anıdır. Maraton mesafesi boyunca birçok yemek ve su standı, portatif tuvalet gibi ihtiyaçlar gerekmektedir. Bunlar, kendi başlarına bir maliyete sahipken, bir de bunların hepsi için insan gücüne ihtiyaç vardır. Kimi zaman bu insan gücü gönüllüler tarafından sağlanırken, kimi zaman yeterli gönüllü sayısına ulaşılmaz ve organizatör firmanın bu insan gücünü tamamlaması gerekir. Yarış içerisinde gerçekleşecek acil durumlar için alınması gereken önlemler ise, yarış esnasındaki maliyetlerin en önemli kısmıdır diyebiliriz. Bunların içerisinde en temelleri tabi ki sağlık ve güvenlik ihtiyaçlarıdır. Herhangi bir acil sağlık durumu için oldukça fazla sağlık personeline ihtiyaç duyulurken, ortaya çıkabilecek güvenlik sorunları için de hem şehrin polis departmanları hem de organizatör firmaların sağlayacağı özel güvenlik ekiplerine ihtiyaç vardır. Amerika’da yapılacak ufak çaplı bir maraton için 30.000 dolar kadar güvenlik maliyeti gerekirken, ünlü ve büyük bir maraton olan Philadelphia Yarı Maratonu gibi maratonlar için bu maliyet 120.000 dolara kadar çıkabilmektedir. 13 Nisan 2013 yılında, Boston Maratonu’nda gerçekleşen korkunç olayı düşününce aslında bir maraton güvenliğinin ne kadar önemli ve titiz planlaması gerektiğini görebiliriz.
Bir maratonun firmalar ve şehirler için artıları ve eksileri olabilir ama maratonların mutlak kazananlarının katılımcılar olması maratonların en güzel yanıdır. İster New York sokaklarında, ister Çin Seddi’nde, ister Antarktika’da karların üstünde, isterseniz de İstanbul’un harika tarihi eserlerinin ve manzaralarının arasında koşun hiç fark etmez. Hangi maratonda koşarsanız koşun unutulmaz anılar, unutulmaz manzaralar ve unutulmaz bir hayat tecrübesi kazanacaksınız. Bunun yanı sıra sağlıklı bir alışkanlığın ilk adımlarını atacaksınız. Maraton kadar olmasa da gün içerisinde yapacağınız belli mesafeli koşular ve yürüyüşler sizin hem psikolojik hem de fiziksel sağlığınız için oldukça önemli ve yararlıdır. Bunları örneklemek gerekirse gün içerisinde yapacağınız 30 dakika ile 1 saat aralığındaki yürüyüş veya koşular, stres ve kaygı seviyelerinizi azaltırken, kardiyovasküler yapınızda da oldukça önemli ilerlemeler sağlayacaktır. Bence bu alışkanlığı edinmeye başlamanız için 43. İstanbul Maratonu, tarihi güzellikleri ve muhteşem manzaraları ile oldukça uygun bir başlangıç olacaktır.
Yazan: Yiğit KIRCA
Editöryal Düzenleme: Serkan ÖZDEMİR