Close

Doğan Güneşin Evi / House Of The Rising Sun

Takvimler 09.07.2021 gününü gösterdiğinde, Arizona’nın başkentinde artık yavaş yavaş şampiyonluk coşkusunun kavurucu sıcaklığı hissediliyordu. Lebron, “Point God” Chris Paul’e “2 gitti, 2 kaldı” mention’ını gönderiyor ve CP3 hem çok arzu ettiği yüzüğe hem de takımının ilk şampiyonluğunun mimarı olmaya doğru adım adım ilerliyordu.

Devamındaki 12 günde ise peri masalı kabusa dönüştü. Finaller MVP’si Giannis seri boyunca durdurulamazken 6. maçta 50 sayı attı. K. Middleton’dan gelen olağanüstü skor katkısını da engelleyemeyen Suns, kıyısına kadar geldiği NBA şampiyonluğunu 2021 senesinde de kazanamadı.

Pek de gösterişli olmayan bir tarihe sahip olan Phoenix ekibi, geçen sezondan önce 2 kez daha NBA finallerine kalmayı başarmıştı. Ancak hem 1976’da hem de 1993’te rakiplerine üstünlük sağlayamadılar. Her iki finali de, 2021 yılında olduğu gibi 4-2 kaybettiler. Özellikle Hall of Fame Charles Barkley’nin takımı sırtladığı 93 sezonunda büyük umutlar beslense de, kıyasıya çekişmeye sahne olan NBA Finallerinin galibi Jordan önderliğindeki Bulls olmuştu. Suns taraftarlarının 93 sonrası bir daha final coşkusu yaşaması için ise 28 sene beklemesi gerekti.

Bugün ise, Phoenix Suns’ın final heyecanını bir 28 yıl daha bekleme olasılığı pek de yüksek değil. Zira bugün play-off ilk turunda Pelicans serisi 1-1 eşit olan geçen sezonun finalisti, bu sene NBA normal sezonunu lider tamamladı. Suns 64-18’lik derecesiyle franchise rekorunu kırarken, en yakın rakibi Memphis’e 8 galibiyet fark attı. Adeta makine gibi bir saha içi düzenine sahip olan takımda Chris Paul ve Devin Booker gibi yıldızların maç kaçırdığı dönemlerde dahi iyi gidişat sekteye uğramadı. 

Yılın en iyi koçu ödülünü alması beklenen Monty Williams’ın, saha içinde adeta bir yardımcı koç gibi destek aldığı Chris Paul’ün sakatlandığı dönemde dahi düzenin devamı için çözüm üretebilmesi takdirle karşılandı. Ayrıca Bucks maçlarında Giannis’in önüne örülen duvar da, koçun geçen sene takımı şampiyonluktan eden faktörler üzerine eğildiğinin bir göstergesiydi. Buna ek olarak Javale Mcgee, T. Craig, L. Shamet ve Biyombo gibi takviyelerle eksik kalınan bölgeler güçlendirildi.

2022 normal sezonu,  bireysel performanslar açısından lig genelinde limitlerin zorlandığı bir yıl oldu. Normal sezon MVP ödülünün Jokic, Embiid ve Giannis üçlüsünden birine gideceği aşikar. Doncic, Ja Morant gibi yıldızların bu üçlünün gölgesinde kaldığı kabul edilirken, Suns cephesinde ise beklenti Booker’ın MVP seçilmesi… Arizona ekibinde Devin Booker’ın MVP ödülünü hak etmesine rağmen potansiyel adaylar arasında pek de şansının olmadığının değerlendirilmesine isyan ediliyor. NBA tarihinde bugüne kadar, takımı normal sezonu lider tamamlayıp da 25 sayı 5 ribaund 5 asist ortalaması yakalayan tüm oyuncular MVP ödülünü aldı. Devin Booker’ın da bu gereklilikleri sağlaması ve şut istatistiklerini de geliştirmesi, neden MVP seçilmesi gerektiği argümanlarını oluşturuyor. Efsane guard Isiah Thomas da sık sık attığı tweetlerle Booker’ın MVP adaylığını gündemde tutuyor.

35’inde ilk yüzüğünü takmaya çok yaklaşsa da finalde hüsrana uğrayan 36’lık Chris Paul ise, bu kadar uyumlu ve genç bir takımda bulunma fırsatına erişmişken yüzüğün peşinden ısrarla gitmeye kararlı gibi görünüyor. Takımın saha içindeki lideri ve adeta abisi olan CP3 bu sezon da geçtiğimiz sezonu aratmadı. Normal sezonda maç başına 10.8 asist ortalaması tutturan Paul, bu alanda lider. Ayrıca bu sezon NBA tarihinin en çok asist yapan 3. oyuncusu unvanını da elde etti. Geçen hafta Pelincans serisinin ilk maçında özellikle son çeyrekte direksiyona geçen Paul, şut kaçırmadan ve top kaybetmeden üst üste 17 sayı atarken maç sonunda koç Monty “Klasik Chris Paul, doğru zamanda kontrolü eline aldı.” diyerek olanı biteni özetledi. Booker’ın da sakatlanmasıyla artık tüm gözler tamamen CP3’nin üzerinde olacak.

Kontrat anlaşmazlıkları nedeniyle takım ile gerilim yaşayan DeAndre Ayton da takımın pota altındaki gücünü geçen sezondaki seviyede tutmayı başardı. J. Mcgee’nin de gelişi ve J. Crowder’in desteği ile iyi performansını sürdüren Ayton’a kısa savunmasında ise M. Bridges eşlik etti. Yılın savunmacısı ödüllerinde 2. sırada kalsa da, bu alanda NBA’deki tüm uzunları geride bırakması takdire şayan olan Bridges’ın işin savunma kısmında play-offlarda önemli bir rol üstleneceğinden şüphe yok.

Bu sezon önemli bir gelişme kaydeden Cam Johnson ise Yılın 6. Adamı ödüllerinde Miami’den Tyler Herro’nun ardından ikinci olması en muhtemel aday. Hem performansını hem de aldığı süreyi artıran Cam Jo kenardan gelerek verdiği ekstra katkılarla sezon liderliği için büyük emek verdi. Özellikle CP3 sakat iken topu yönlendirme görevini üstlenen Cameron Payne de şampiyonluk için elinden geleni yapmaya hazır bir diğer silah olarak dikkat çekiyor.

Görüldüğü üzere, Phoenix’in silahları hiç de az değil. Ancak en büyük silahı tek tek isimlerden ziyade saha içindeki dayanışma. Takım eksiksiz sahadayken bileğinin bükülmesi zor bir makineye dönüşüyor. “Eksiksiz” vurgusu önemli, zira Booker’ın sakatlık nedeniyle ikinci yarısında sahada olmadığı ikinci Pelicans maçı iç sahada kaybedildi… Neredeyse tüm yorumcuların 4-0 biteceğini tahmin ettiği bir seride iç saha avantajının kaybedilmesi heyecanın dozunu artırdı. Bu durum sezon sonunda performansı ivmelenen ve Play-In turnuvasından dikkat çekici galibiyetlerle gelen Pelicans’a karşı problem yaşamalarına neden olacak mı merakla takip edeceğiz. (Suns bu sezon dış sahada 32-9’luk performans gösterirken, 34 galibiyetle tarihin en iyi deplasman performansına sahip olan 2015-16 model Warriors’a çok yaklaştı)

NBA 2022 Play-offları, belki de en çok sayıda takımın ciddi ciddi şampiyonluk hesapları yaptığı sezonlardan birisi olabilir. Play-off yapan takımların yarısı şampiyonluk adayıdır desek abartmış olmayız. Ayrıca kimsenin net bir şampiyonluk adayı gösteremediği bir sezondan söz ediyoruz. Böylesi bir ortamda, geçen sezon NBA finali oynayan oyuncu grubunu koruyup güçlendiren ve normal sezonu franchise rekoru ile lider tamamlayan Phoenix Suns’ın şampiyonluk şansı hiç de az değil. Ancak normal sezonda takımın en büyük gücü olan kolektif oyun, play-offlar söz konusu olduğunda dezavantaja dönüşebiliyor. Üst düzey çekişmelere sahne olan play-off maçlarında süperstarların öne çıktığı sık sık görülüyor. Uyumlu parçalardan oluşan Suns ise maçı tek başına kopartıp kazanabilen bir süperstara sahip değil. Geçen sezon kadar olmasa da yine topu yönlendirmek için Chris Paul’e bağımlı olan ekip için Devin Booker’ın dönüş tarihi en önemli konulardan birisi.

İşin istatistiksel boyutunda ise Phoenix Suns için haberler iyi. Son 20 yılda, normal sezonu ikincinin en az beş maç önünde tamamlayan yedi takımdan dördü şampiyon oldu. Ayrıca yine son 20 yılda 6 defa normal sezon liderinin şampiyon olduğunu gördük. Ancak Devin Booker’ın MVP yarışındaki negatif başarısını(!) düşünürsek, Sir Alex Ferguson’un meşhur sözünü hatırlamamak elde değil.

Play-offların ilk haftasına şöyle bir baktığımızda, tüm rakiplerini domine edeceği net olan herhangi bir ekip bulunmadığını rahatlıkla söylemek mümkün. O halde keyifli bir play-off sezonu geçireceğimiz az çok belli diyebiliriz. Phoenix Suns şampiyonluk hasretine son verebilir mi bilinmez ancak bu sempatik ekibin iki sezondur yakaladığı başarılarla lige renk kattığı kesin. 

Şampiyonluk hesabı yapan bütün takımların ve tüm basketbolseverlerin gözleri Chris Paul ve Devin Booker’da olacak. O sene bu sene mi sorusunun cevabını da şüphesiz bu ikili verecek. 

Yazan: Uluç Ali DEMİR

Editöryal Düzenleme: Medine CANARSLAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top