Close

Türk Futboluna İlk Yurtdışı Yatırımı: Bir Danimarka Masalı

Geçen pazar akşamı aniden Göztepe taraftar hesaplarında Rasmus Ankersen’li haberler paylaşılmaya başladı. Bu yeni bir haber değildi ama kullanılan ifadeler öncekilerden daha güçlüydü. 

Nisan ayı… Mart ayı sonunda Göztepe Spor Kulübü’nün sahibi Mehmet Sepil istifasını sunmuştu. 8 sene önce kulübü aldığı noktada gösterdiği motivasyonu sürdürmekte zorluk çektiği gerçeği özellikle son yıllarda tartışmaya kapalı bir hale gelmişti. Her geçen sene üzerine bir tuğla koymak yerine Jenga gibi altından bir set çekilen kulüp, son 8 yılın en buhranlı günlerini geçiriyordu. Sepil’in istifası tam da böyle bir zamanda geldi. 

Aslında bu da yeni bir gelişme değildi çünkü en azından 2 senedir böyle bir düşüncesi olduğunu, ancak projesine inanacağı birilerine devredeceğini saklamıyordu. 

Sonuç itibariyle nisan ayında dedikodu kazanı kaynamaya başlamıştı. Elbette dedikodular popüler ismin etrafında dönüyordu; Roman Abramovich. 

Rusya, Ukrayna’ya saldırdıktan sonra batı dünyası Rus oligarkların mallarına el koymaya başladı. Abramovich’in Premier Lig’de yer alan Chelsea’si de bu listede üst sıralarda ve en göz alıcı noktadaydı. Sonuç itibariyle Londra takımını elden çıkarmaya mecbur kalan oligarkın yatı nisan ayında Ege sahillerinde görüntülenmişti. Kendisine yeni bir spor kulübü aradığı iddiasıyla yat hikayesi bir araya geldiği zaman Abramovich ve Göztepe isimlerinin aynı cümle içinde geçmemesi mümkün değildi. Yaklaşık bir hafta boyunca devam eden bu sosyal medya eğlencesinin arka planında bir başka isimden daha bahsediliyordu. Danimarkalı Rasmus Ankersen. 

Peki kimdi bu Ankersen ve bizden ne istiyordu? 

Rasmus Ankersen’in en bilinen hikayesi hiç şüphesiz Danimarka takımı Midtjylland ile oldu. Ama öncesine gidelim zira amacım Midtjylland’daki başarısını detaylı bir şekilde anlatmak değil. Ankersen henüz 39 yaşında Danimarkalı bir iş insanı.  Midtjylland’da kısa bir süre oynadıktan sonra henüz 18 yaşında ciddi diz sakatlığı geçiriyor ve profesyonel futbolculuk hayatı sona eriyor. Ancak futboldan uzak kalmıyor, UEFA A Lisans belgesi sahibi olarak kulübün 17 yaş altı yardımcı antrenörü oluyor. Bu göreve yayınlanmış çalışmaları için dünyayı gezmek zorunda kalana dek devam ediyor. Evet Rasmus Ankersen yalnızca  saha kenarında değil saha dışında da çalışmalar yapıyor, çalışmalarını kitaplaştırıyor. Çalışma konuları sıklıkla sporda kazanma üzerine. 2014 yılında takıma geri dönüyor ama yönetim kurulu başkanı olarak.  Midtjylland çok köklü bir kulüp değil, bunun avantajı yeniliklere açık olması. Ertesi sene İngiliz Brendford’un başkanıyla tanışıyorlar ve birbirlerinden etkilenerek profesyonel ilişkilerini geliştiriyorlar. Ankersen artık 3. lig takımı Brendford’ta… Kulübün başkanına önce Brendford’u sonra  Midtjylland’ı satın aldırıyor. Sonuçta  Midtjylland son 8 yılda 3 kez şampiyon oluyor. Brendford Championship’te Play-off’ta kaybettiği 2 sezon sonunda geçtiğimiz yıl ilk kez Premier Lig’e çıkma başarısı gösteriyor. Ligdeki ilk sezonunu ise 11. sırada tamamlayarak tatmin edici bir sonuç elde ediyorlar. 2022 takvim yılının başında ise kurucusu olduğu Sport Republic bir diğer Premier Lig takımı olan Southampton’ın en büyük hissedarı oluyor. Ankersen Red Bull’un 2005’ten beri izlediği stratejiyi takip ediyor ve dünyanın farklı bölgelerinde kulüpleri satın almaya, yeteneklere ulaşmayı hedefliyor. 

İşte 6 aydır kulübün devri konusunda Sepil’le görüşmelerde bulunduğu iddia edilen Ankersen’in arka planı böyle. Kulüp kapalı kapılar ardında yönetildiği için süreçlerin şeffaflığıyla ilgili sorun yaşıyoruz. 13 Mayıs günü kulüpte yaşananlar hakkında yaptığı basın toplantısında Sepil bu konu hakkında yorum yapmamıştı. Aradan geçen sürede Sepil’in, kulübün lig düşmesi sebebiyle değer kaybettiği gerekçesiyle beklediği teklifleri alamadığı, sıfırdan bir yapılanmayla birlikte kulübü tekrar Süper Lig’e döndürdükten sonra hisse devrini gerçekleştireceğine dair inanç kuvvetlendi. Şimdi hisselerin yüzde 70’inin Sport Republic tarafından satın alınabileceği konuşuluyor. Zamanın ne getireceği bilinmiyor tabii. 

Yıllar önce verdiği ropörtajda dediği gibi “İnandığınız şeye bağlı kalmak gerçekten çok önemli. Bu yolda birçok direnç ve engelle karşılaşıyorsunuz, ancak felsefenizle yaşayıp ölmeniz gerekiyor.”

Tutkunun ne olduğunu bilen Göztepe taraftarına çok uygun bir cümle. 

Yazan: Yiğit ALPER

Editöryal Düzenleme: Serkan ÖZDEMİR

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top