Close

Bir F1 Çelişkisi : Arap Sermayesi ve Pilotlar

Yeni bir döneme girilen F1’de, kural değişiklikleri sonrası yarış anında ekranın sol yanında görmeye alıştığımız “HAM-Interval” klasiğinin sürüp sürmeyeceği büyük soru işaretiydi. İlk gözlemlere bakılırsa sözünü ettiğimiz Mercedes-Lewis dominasyonu sürmeyecek gibi. Gümüş oklar hem Ferrari hem de Red Bull’un gerisinde kalmışa benziyor. Tam olarak bu öngörülemezlik nedeniyle de, Lewis Hamilton 2021 yılında 8. şampiyonluğunu alarak tarihin en çok şampiyon olan pilotu unvanını tek başına taşıyabilmenin hesaplarını yapıyordu. Ancak bu hesapları, 2021 sezonunun tartışmalı son turu sonunda adeta çarşıya uymadı. Schumi ile birlikte tarihin en başarılı iki pilotundan birisi olan Sir, karakterinin baskınlığını hatırlatmak için pistteki durumuna atıfta bulunduğumuz birkaç cümlelik girişin aksine, bu yazımıza sporun gerçeklerine yönelik olarak yaptığı kısa ve öz yorumuyla ışık tutuyor:

“Cash is king.” 

Sir Lewis Hamilton

An itibariyle okumaya başladığınız yazının kaleme alındığı günlerde, antrenman seanslarının devam ettiği esnada Cidde pistinin yakınındaki yapılan saldırı ve oluşan patlamaya ait fotoğraflar Formula 1 gündemini epey meşgul etti. Saldırının gerçekleştiği tesisin F1’in ana sponsorlarından birisi olan bir petrol şirketine ait olduğunu da belirtmek gerek. Böylesi bir ortamda yarışın iptal edilmesi gerektiği yönünde birçok eleştiri olsa da, ilk etapta yetkili ağızların pek de aynı fikirde olmadıklarını gördük:

“Yaşananlardan dolayı Max korkmuyor ama Perez çok korkuyor. Ancak şu anki durum, Mexico City’de yaşayan biri için çok farklı değil.” – Helmut Marko (Red Bull Danışmanı)

“Kendimizi güvende hissediyoruz.” – Stefano Domenicali (Formula 1 CEO’su)

Devamında ise bazı pilotların çekinceleri bulunması nedeniyle uzun görüşmeler silsilesi başladı. Yaklaşık 4,5 saat süren ve zaman zaman takım patronlarının da katıldığı görüşmelerin neticesinde pilotlar, pist yakınında füze saldırıları yaşanmasına rağmen yarışmaya ikna edildiler.

Aktüel olarak Rusya-Ukrayna savaşına karşı net bir tavır takınan Formula 1 yönetimi ve takımların, Suudi Arabistan’da net bir tavır alamamasının nedenini belki de Lewis Hamilton başka bir bağlamda kullandığı (yukarıdaki) ifade ile ortaya koymuştu. Biz de bu yazıda, konuyu bu eksende ancak daha geniş bir perspektifte inceleyeceğiz.

Arap Sermayesi ve Popüler Sporlar

Arap sermayesinin tartışma konusu olduğu tek spor dalı elbette F1 değil. Yüksek bütçelerle çeşitli takımları satın alıp transfer piyasasındaki cömertlikleri ile adeta çarşıyı karıştırdıkları futbol da benzer bir dönemden geçiyor. PSG, Man. City gibi Arap sermayeli kulüplerin yaptıkları harcamaların FFP denetiminden temiz çıkabilmesi çifte standart iddialarını kuvvetlendiriyor. Öte yandan, futbolun en prestijli organizasyonu olan Dünya Kupası’nın sırf Katar’da gerçekleştirilmesi için kış aylarında düzenlenmesini asıl radikal gelişme olarak belirtmek mümkün. Sermayenin F1 ile futbol üzerindeki dikkat çekici etkilerinden en benzeri de bu durum olsa gerek.

Zira iki sporda da “heyecanın Orta Doğu’ya taşındığını” söylesek abartı olmaz. Dünya Kupası 2022 yılında Katar’da düzenlenirken, Formula 1 ise artık sezonu Bahreyn’de açıp Abu Dabi’de noktalıyor.

Diğer yandan bu ortak kaderin yansımaları da benzer: Bahsedilen “taşınmanın” spor kamuoyunda muhatap kaldığı tepkiler ve yetkililerin tepkilere karşı sessiz kalması… 

Dünya Kupası için Katar’da son sürat inşaatı yapılan stadyumlarda işçilere gösterilen kötü muameleler nedeniyle Avrupa’dan tepkiler yükselse de, eyleme dökülen herhangi bir reaksiyon şimdilik yok. Turnuva kış aylarında oynanarak, futbolun artık rutini olmuş fikstürleri zora sokmak pahasına tarihte örneği bulunmayan bir tecrübe yaşanacak. 

Formula 1 dünyasında ise, pistlerin önemli isimleri “kendilerini rahat hissetmediklerini” söylemekten kaçınmasa dahi yetkililerin buna kulak tıkadıkları görülüyor. Hatta organizasyonun düzenlendiği ülkeye göre değişiklik gösterebilmekle birlikte, piste gözle görülebilir uzaklıktaki alanlara füze saldırısı yapılması dahi yarışın iptaline karar verilmesi için yeterli görülmeyebiliyor.

Bu noktada Lewis Hamilton’un ilham veren sözünü tekrar hatırlayarak devam ediyoruz.  Çünkü Formula 1’in resmi partnerlerinin başında Arap şirketleri geliyor. Pistlerin tamamını donatan Arap petrol firması reklamlarının elbet bir karşılığı var. Ayrıca FIA’nın yeni patronunun da BAE vatandaşı Mohammed bin Sulayem olduğunu belirtmek gerek. Bu bilgilerin, büyük kitlelere hitap eden ve kıtalar arası seyahatlerle birçok ülkeyi gezen bu mega yapının bazı tutumlarına anlam vermeyi kolaylaştırdığını söylemek mümkün. Gözlerimizi bir de sporcuların içinde kaldığı çelişkili duruma çevirelim:

Olan Bitene Sessiz Kalamayan Sporcular

Teknolojik gelişmelere bağlı olarak bireyin ön plana çıkışı, kişilerin markalaşması ve adeta tüm insanlığın ayrı ayrı yayıncı, içerik üreticisi, “kanal” olabilmesi çeyrek asır önce dahi öngörülmesi pek de mümkün olmayan bugünü yarattı. Bu bağlamda sporcuların da duyarlı olmayı tercih ettikleri lokal ya da evrensel konularda aktivistliğe soyunduklarını görmek artık alıştığımız bir durum…

Diğer yandan ise Formula 1’in özellikle yıldız pilotları dünyanın en çok kazanan sporcuları arasında yer alıyor dersek abartmış olmayız. Hali hazırda Lewis ve Max’in, birkaç sezon önce ise yine Lewis ve Seb’in maaşları bu durumun örneklerini teşkil etmekteydi.

Parçaları birleştirdiğimizde; büyük gelirlere sahip ve göz önünde, etki alanı büyük kişilerin kamuoyuna bazı mesajlar vermeyi ödev kabul ettiklerini görüyoruz.

Sebastian Vettel’in cinsiyet eşitliği konusunda 2021 yılı boyunca verdiği emeği Suudi Arabistan’da taçlandırmasını ilk örnek olarak gösterebiliriz. Kadınlara karşı yaygın bazı olumsuz tutumlara dikkat çeken Seb, Suudi kadınlarla karting etkinliği yaparak net bir mesaj verdi ve sessiz kalmadı.

Sessiz kalmayan diğer bir yıldız ise Lewis Hamilton… Geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine insan haklarına yönelik ihlallerin çok yoğun olduğu Suudi Arabistan’da “kendisini rahat hissetmediğini” yineledi Sir. Ayrıca Aralık ayındaki yarışa gökkuşağı kaskı takarak eşcinselliğin cezai yaptırımı bulunan ülkedeki durumu protesto etmişti.

Lewis bu sezon Cidde’de başka bir konuyla daha gündeme oturmuş durumda. Çocuk yaşta ölüm cezasına çarptırıldığı ve infaz edilebileceği gündemde olan Abdullah al-Howaiti’nin ailesinin Lewis Hamilton’a mektup göndererek kamuoyu desteği istemesi bu yazıda anlatılanların bir özeti gibi. Mektupla ilgili, insanın çocuk yaşta ne halt ettiğini bilmediğini ifade eden Sir, bir çocuğun ölüm cezası tehdidi altında hücrede bulunmasına pek de söyleyecek söz bulamıyormuş gibiydi. Farkındalığı artırmakla yükümlü olduklarını belirten Lewis, bunun mutlak bir sorumluluk olmadığını ancak denemeye devam etmeleri gerektiğini, yarışılacak yerlere kendilerinin karar vermediğini de söylemeden geçmedi.

Çelişki

Nihayetinde, Formula 1’de sezon Bahreyn’de açıldı, ikinci yarış ise ikinci kez koşulacak olan Cidde pistinde füze tehdidi altında düzenleniyor. Geçen sezon şampiyonluk düğümünün çözüldüğü Abu Dhabi yine son yarışa ev sahipliği yapacak. Dev bütçelerle spora destek olan Arap şirketlerin doğrudan ya da dolaylı olarak tüm paydaşların olduğu gibi pilotların kazançlarını da artırdığı aşikar. Sonuç olarak pilotlar belki tek bir günde 81 infazın gerçekleştirilebildiği bir ülkeye giderken rahat hissetmiyor, belki modern dünya değerlerinden uzak coğrafyalarda çok daha fazla itirazda bulunmak istiyor ancak işin aslı gerçekten de Lewis’in sözünde yatıyor: Cash is king. Bu, değişmiyor.

Yazan: Uluç Ali DEMİR

Editöryal Düzenleme: Serkan ÖZDEMİR & Medine CANARSLAN

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top