Avrupa futbolunun en büyük sahnesinde 2021/2022 sezonu grup aşamaları geride kaldı. Futbolseverler birbirinden heyecanlı 96 tane maça tanıklık ederken; birbirinden değerli takımlar gruplardan çıkabilmek için son ana kadar mücadele ettiler. Her sezon da olduğu gibi bu sezonda beklenmedik sürprizler yaşandı. Kimi takımlar hayal kırıklığına uğrarken, kimileri gerçekleştirdikleri sürprizlerin tadını çıkardılar. Gelin şimdi bu yazımızda sizlerle beraber geride kalan grup mücadelelerine bir göz gezdirelim.
A Grubunda Sürprize Yer Yok
Kuralar çekildiğinde, rakiplerine oranla fazlasıyla ön plana çıkan M.City ve PSG, beklenildiği gibi el ele bir üst tura geçmeyi başardılar. Her iki takımda özellikle hücum da ne kadar tehlikeli olduklarını bir kez daha gösterdiler. Messi kendisinden beklenen performansı şu ana kadar gösteremese de Mbappe ile uyumu dikkat çekti; ancak bir üst turda Neymar olmazsa R.Madrid karşısında işleri zor olabilir. İki oyuncuya takım içinde çok fazla yük binmesi zaman zaman sıkıntılar yaratmıyor değil.
City açısından hücum hattının bütün oyuncularından verim aldıklarını söylemek yanlış olmaz. Hep istedikleri Ş.ligi kupası bu hücum performansıyla gelirse şaşırtıcı olmaz doğrusu. Grealish, De Bruyne ve İlkay orta sahasıyla başa çıkmak hiçbir takım için kolay değil; Mahrez, Bernardo Silva ve Jesus’dan oluşan forvet hattı da orta saha gücüne eklenincei gruplarda gole doyurdular.
Gruba 2’de 0 ile başlayan Leipzig, sonrasında toplanarak Avrupa Ligi playofflarına katılmaya hak kazandı. Leipzig de Nkunku performansıyla oldukça dikkat çekti. Leipzig için endişe verici olan görüntü ise rakiplerine oldukça fazla gol pozisyonu fırsatı tanımaları diyebiliriz.
Grubun zayıf halkası Brugge gruba iyi başlamasına rağmen, son maçlardaki zayıf performansı nedeniyle gruba son sırada noktayı koydu. Kaybettikleri maçlarda, yedikleri ilk golden sonra çabuk dağılmaları onların en büyük handikapıydı.
Liverpool B Grubunu Silip Süpürdü
Nispetten birbirine denk güçlerin olduğu grupta Liverpool, grubu bütün maçlarını kazanarak tamamlarken, İngiliz takımları içinde 6/6 yapan ilk takım olarak da tarihe geçti. Salah, Mane, Firmino ve Jota’dan oluşan hücum hattı ile rakiplere karşı adeta gövde gösterisi yaptılar. Bek oyuncuları; Robertson ve Arnold da gruplarda fazlasıyla dikkat çekerken, Rotasyon golcüsü Origi’de kendisine verilen şansı oldukça iyi değerlendirdi. Bir taraftan yoğun lig maratonunda şampiyonluk mücadelesi için çekişirken diğer yandan da şampiyonlar ligi gruplarında bu denli başarılı olmaları ve de her iki kulvarı da fiziksel olarak en üst seviyede sürdürebilmeleri onlar adına takdire şayan doğrusu. Liverpool için asıl hedef bundan sonrası diyebiliriz.
Gruplarda inişli çıkışlı performansıyla dikkat çeken A.Madrid son maçta deplasmanda Porto’yu yenerek üst tura adını yazdırmayı başardı. A.Madrid açısından dikkat çeken husus alıştığımız Diego Simoene sert defans anlayışı taktiğinden uzak bir görüntü çizip, fazla pozisyon verip gol yemeleriydi.
Grubu 3.tamamlayan Porto kendisinden beklenenden daha iyi bir mücadele örneği sergiledi. Diaz ve Tahremi hücum anlamında takıma büyük katkı sağlarlarken, Pepe de tecrübesiyle defans hattında takımı sırtladı. Genel anlamda Porto’nun mevcut kadrosunun bu turnuva açısından zayıf olduğunu söyleyebiliriz.
Uzun yıllar sonra Şampiyonlar Ligi’nde boy gösteren Milan açısından turnuva büyük hayal kırıklığı ile sona erdi. İbrahimoviç dışında göz önünde bulunan oyuncusu sayısı çok az olsa da, grubu sonuncu bitirmeleri de kendilerinden beklenmiyordu. Milan’ın gruplarda yaşadığı sıkıntıların en önemli sebebi, gol yükünün neredeyse tamamının İbrahimoviç’in sırtına yüklenmesi ve diğer oyuncuların yeteri kadar kendisine destek vermemeleri oldu. Leao, Rebic, Saalameakers, Tonali. Krunic gibi oyuncular bu seviyeler için çokta yeterli olmadıklarını gösterdiler. Milan için yaşanan sıkıntıların farklı boyutu olarak da ligde şampiyonluk mücadelesini sürdürürken, şampiyonlar ligine adapte olmakta yaşadıkları zorluk gösterilebilir.
Beşiktaş Hayal Kırıklığı Yarattı
Temsilcimiz Beşiktaş’ın da bulunduğu C grubu ilginç sonuçlara sahne oldu. Beşiktaş grubunu puan almadan tamamlayarak turnuvaya veda ederken; herkesi de şoka uğrattı.
Yaz transfer döneminde şampiyonlar ligi tecrübesi olan; Pjanic, Batshuayi, Texeirra gibi oyuncularla kadrosunu güçlendiren Beşiktaş’ın hem aldığı sonuçlar hem de vasat futbolu kimseyi tatmin etmedi. Beşiktaş’ın kötü sonuçlar almasında yaşadığı sakatlıkların etkisi büyük oldu. Ajax deplasmanına 15 oyuncuyla gidecek kadar kadro sıkıntısı yaşadılar. Özellikle Pjanic, Batshuayi gibi bu sahneye alışkın oyuncuların sakatlıkları takımın hücum gücünü ve gol atma ortalamasını ciddi şekilde düşürdü. Sakatlıkları bi tarafa bırakırsak, Beşiktaş’ın alışagelmiş defansif sorunları ligde olduğu gibi burada da boy gösterdi. Ligdekinin aksine şampiyonlar ligindeki kaliteli ayaklar en ufak defansif hatayı affetmiyorlar. Uzun bir süre Türk takımlarını şampiyonlar liginde izleyemeyeceğimizi düşününce, Beşiktaş’ın bu vedası Türk futbolu adına da büyük yıkım oldu.
Grubu 6/6 yaparak tamamlayan Ajax sadece skor olarak değil oynadığı futbolla da büyük alkış aldı. Sebastian Haller attığı gollerle rakiplerine gözdağı verirken; Antony, Tadic, Berghuis hücum hattı da ne kadar tehlikeli olduğunu bizlere gösterdi. Ajax’ın en dikkat çeken yönlerinden biri de istikrarlı futbolunun 90 dakika boyunca sahaya yansıtarak oyundan kopmamasıydı.
Gruptan çıkması beklenen Dortmund ise gruptan çıkamayarak herkesi şaşırttı. Haaland’ın uzun süren sakatlığı onları fazlasıyla etkiledi. Reus, Brandt, Hazard gibi oyuncuların inişli çıkışlı performanslar göstermeleri de onları skor anlamında istikrarsızlığa sürükledi. Hücumda sıkıntı yaşamalarının yanı sıra, defansif olarakta pek parlak değillerdi. Takımca defansta çok pozisyon verirken, birde bunun üzerine defans oyuncuların bireysel hataları eklenince onlar için gruptan çıkmak, İzmir’e kar yağmasını beklemek gibi oldu.
Grubun Sürpriz ekibi ise S.Lizbon oldu. Amorim önderliğinde ligde ki başarılı performanslarını şampiyonlar ligine taşıdılar. Sağlam defans anlayışları ve kontra atak yapmaya elverişli hücumcularıyla izleyenlere büyük keyif verdiler. Defans oyuncusu Coates sadece defansif hamleleriyle değil duran toplardan attığı gollerle de dikkat çekerken, Sarabia Pedro Gonçalves, Paulinho’lu hücum hattı da özellikle hızlı hücumlarda ve boş alanlarda ne kadar etkili olduklarını herkese gösterdiler.
Sheriff Sürprizi Herkesi Şaşırttı
D grubuna ilk olarak Sheriff’ten bahsederek giriş yapmak gerek diye düşünüyorum. Tarihlerinde ilk defa katıldıkları bu büyük organizasyonda 6 puan alarak grubu 3. bitirmeyi başardılar. Özellikle Real Madrid deplasmanında kazandıkları mucizevi zafer belki de şampiyonlar liginin en büyük peri masallarından biriydi. Sheriff’in, özellikle yaptığı sert defansla rakipleri yıldırması, kalecilerinin efsanevi performansları, onları bu grupta figüran olmanın ötesine taşıdı. Bakalım bu masal Uefa Avrupa liginde devam edecek mi ? Her futbolsever bunu merakla bekliyor.
Real Madrid kendi sahasında Sheriff’e mağlup olarak belki de son zamanların en büyük şokunu yaşadı ancak bu şokun etkisinden çabuk çıkmayı da bildi. Kadro olarak bu grubun üzerinde olan Madrid ekibi, genel olarak rahat maçlar çıkardı. Real Madrid için şampiyonlar ligi şimdi başlıyor. 2. turdaki rakipleri Messi’li Psg hiç de yabana atılacak bir ekip değil.
Grubu 2.sırada bitiren İnter beklentiler doğrultusunda grup maçlarını tamamladı. Özellikle iç sahadaki dominant futbolları ile dikkat çekerken, Martinez, Barella, Perisic, Hakan Çalhanoğlu gibi oyuncuların üst düzey performansları çok dikkat çekti. Inter için tek sıkıntı olarak kapanan rakiplerin kilidini açmada zorlanmasıydı.
Shakhtar için tam anlamıyla hayal kırıklığı olan bir grup aşaması oldu desek yanlış olmaz. Yerel ligdeki performansını Avrupa’ya uzun yıllardır yansıtamayan Shaktar’ın Real Madrid ve İnter’in olduğu grupta, gruptan çıkmaları pek beklenmiyordu ancak Sheriff karşısında iki maçı da kazanamamaları ve güçlü rakiplerine karşı çok dirençsiz kalmaları onlar için adeta sonuncu olmanın habercisiydi.
E Grubunda Barcelona Kabusu
Gruptan lider olarak çıkmasına kesin gözle bakılan Bayern Münih 6/6 yaparak futbolseverleri şaşırtmadı. Maçlarda oldukça dominant oynayan Bayern Münih, Barcelona karşısında her iki maçta da farklı kazanarak futbolseverlerin gözlerinin pasını da silmeyi başardı. Lewandowski, Coman ,Gnabry, Müller belki de grup aşamalarının en etkili isimleri oldular.
Barcelona için grup aşaması hayal kırıklığıyla tamamlandı. İlk maçta kendi evlerinde Bayern Münih’e 3-0 kaybederek turnuvaya giriş yapan Katalan ekibi, sonraki maçta da Benfica deplasmanında sahadan 3-0 yenik ayrılarak adeta kara bulutların geleceği mesajını verdi. Grupta sadece zayıf D.Kiev’i mağlup eden katalan ekibi kadro açısından ne kadar kan kaybettiğini de izleyenlere göstermiş oldu. Yaz döneminde Messi’yi kaybetmeleri onları özgüven açısından da etkilimişe benziyor, her ne kadar genç oyuncular, başta Pedri olmak üzere elinden geleni yapmaya çalışsalar da Şampiyonlar Ligi için takımın genelinin çokta yeterli olmadığı gözükmüş oldu. Barcelona’yı sakatlık problemi de grup aşamasında fazlasıyla etkiledi. Dembele ve Fati gibi takımın önemli elemanlarından faydalanamamaları özellikle hücum anlamında takımın tıkanmasına sebep oldu. Sonuç olarak Katalan ekibi yıllar sonra gruplardan çıkamayarak taraftarlarını oldukça üzdü.
Benfica için gruptan çıkmak büyük başarı diyebiliriz. Barcelona karşısında 2 maçta da kaybetmemeleri onlar adına gruptan çıkmanın anahtarı oldu. Defansif anlamda beklenenden daha iyi performans göstermeleri de gözden kaçmadı. Ancak bu aşamadan sonra mevcut kadro ile işlerinin zor olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Grubun zayıf halkası D.Kiev, kadro kalitesi ve oynadığı futbollu buraların takımı olmadığını gösterdi. Teknik Direktör Mircea Lucescu da ligin kendileri için çok daha önemli olduğunu ifade ederek aslında durumu özetlemiş oldu.
F Grubunda Keyifli Maçlar
İlk maçta Young Boys deplasmanında şok edici bir mağlubiyet, devamında uzun süredir devam eden Solskjaer krizi…Böyle bir kriz atmosferinde Manchester United grubu lider bitirdi ise Ronaldo’ya ne kadar minnet duysalar azdır. Villareal maçında son saniyelerde attığı golle takımı galibiyete sürükleyen yıldız oyuncu, Atalanta deplasmanında da son dakikada attığı golle Atalanta’nın ümitlerini bitirdi. Evet Ronaldo M.United’ı gruptan çıkmasında önemli rol üstlendi ancak Rashford, Bruno Fernandes, Greenwood gibi isimlerin verdiği katkıyı da göz ardı edemeyiz. Manchester United’ın son dakikalarda attığı goller de maçı son düdüğe kadar bırakmayıp, ne derece mücadele ettiklerinin göstergesiydi. Ancak Manchester ekibinin defansif sıkıntıları grup maçlarında gözlerden kaçmadı. Grupta oynadıkları sadece bir maçta kalelerini gole kapatabilmeleri kırmızı şeytanlar’ın yumuşak karnının savunma hattı olduğunu herkese gösterdi.
Villareal ikinci Atalanta üçüncü olsa da , oynadıkları futbolla da izleyenlere keyif verdiler. Her iki takım da özellikle hücum anlamında etkili performanslar sergileyerek dikkatleri üzerlerine çektiler
Young Boys grubu son sırada bitirmesine karşın oynadığı pozitif futbolla adından söz ettirdi. Manchester United’ı yenmeleri de özgüven açısından önemliydi. Defansif anlamda biraz daha iyi olabilseler üçüncülük onlar için sürpriz olmazdı.
G Grubunda Denk Güçler
Kuralar sonucu oluşan gruplara baktığımızda, güç dengesi açısından en denk grubun G grubu olduğunu söylersek abartmış olmayız. Tabi güçler denk olunca grup sonucundaki tablo çokta şaşırtıcı olmasa gerek.
Milli futbolcularımızın da olduğu Lille, ligde ki kötü gidişin aksine grubunu lider tamamlayarak üst tura adını yazdırdı. Burak Yılmaz Jonathan David ve Renato Sanches performanslarıyla dikkat çeken oyuncu oldular.
Her geçen yıl daha da çıtayı yükselten Salzburg, gruptan çıkarken Avusturya’nın ülke puanına da önemli katkı sağlamış oldu. Hücumcu yapısıyla izleyenlere keyif veren Salzburg’ta genç yetenek Karim Adeyemi oldukça etkili performans sergileyerek dev kulüplerin de dikkatini fazlasıyla çekti.
Sevilla’nın gruptan çıkamaması çok anormal bir durum değil. Orta sahaları iyi olmasına karşın hücumda üretkenlik anlamında kapanan rakiplere karşı büyük sorunlar yaşadılar. Oyuncuların maç içerisindeki inişli çıkışlı performansları da takımın düzenini bozdu. Belkide Sevilla için gediklisi olduğu Uefa Avrupa Ligine gitmek çok daha hayırlı oldu.
Wolfsburg için işler yolunda gitmedi, yaz döneminde kaybettikleri Brekalo’yu çok aradılar. Aslında kötü oynamadılar ancak rakiplerine karşı, özellikle orta saha da zayıf kaldılar. Teknik direktör Van Bronchost’un gidişi de takımdaki oyun kalitesini değiştirmeye yetmedi.
H Grubunda Favoriler Şaşırtmadı
Grubun 2 ağır favorisi Juventus ve Chelsea el ele üst tura çıktılar.
Juventus futbol olarak çok tatmin edici olmasa da kötü günlerden geçirdiği bu süreçte grubu lider tamamlaması Torino ekibi için önemliydi.
Chelsea açısından hücum hattını ne kadar övülmeye değer ise, defansif açıdan da o kadar olumsuz eleştiriyi hak ettiler .Özellikle kaybettikleri toplar sonrası geri dönüşlerde çok sıkıntı yaşadılar ve Şampiyonlar Ligi için defansif anlamda sınıfta kaldılar.
Zenit iyi futboluyla grubu 3.tamamlarken Claudinho, Malcolm, Azmoun gibi isimler beklentileri aştı.
Malmö açısından zor grupta puan alabilmek önemliydi, zaten zayıf kadrolarıyla kendilerinden çok da fazla beklenti yoktu. Kendi liglerinde son haftalar da şampiyonluk mücadelesi vermelerinden dolayı da şampiyonlar ligine çok fazla konsantre olamadılar.
Yazar: Gökçe YURDAKUL
Editöryal Düzenleme: Yiğit Halil KIRCA& Yavuz AKYOL