1968 yılı, tüm dünyada toplumsal etkisi büyük birçok olaya şahit olmuştur. Vietnam Savaşı, Martin Luther King’in ve Bobby Kennedy’nin öldürülmesi, Sovyet tanklarının Prag Baharı’nı bastırmaları, Amerika’da siyahilerin hakları için ayaklanmaları, tüm dünyaya yayılan Paris Öğrenci Hareketleri ve savaşlardan bıkan gençlerin yeni yaşam biçimi arayışları, bu olaylara örnek gösterilebilir. Yaşananların her biri tarihin seyrini değiştirmiş, kitaplara konu olmuş olaylardı. Ancak kimse o günlerde 1968 olaylarının tamamını gölgede bırakacak bir eylemin Meksika’da 200 metre yarışından sonra olacağını tahmin etmemiştir. Tommie Smith öncülüğünde gerçekleşen bu eylem 1968 yılına damga vurmuştu.
1968 Amerika’sına baktığımızda ırkçılık ülkenin en büyük problemiydi. Siyahilere karşı yapılan insanlık dışı muameleler artık dayanılmaz bir hale gelmişti. Bazı eyaletlerde siyahilerin okullara alınmaları, oy kullanmaları engelleniyordu. Toplu taşımalarda siyahilere ayrımcılık yapılıyordu. Üstüne üstlük siyasiler, hukuk insanları, polisler ve toplumun önde gelen insanları bu olaylara tepki göstermek yerine destek oluyorlardı. Bütün bu olaylara tepki göstermek için eylem yapan siyahiler ise şiddetle karşılık görüp tutuklanıyorlardı. Tommie Smith ve John Carlos, Amerika adına yarışan siyahi atletlerdi ve böyle bir ortamda Olimpiyatlar’a gidip Amerika’yı temsil edeceklerdi.
Tommie Smith ve John Carlos, olimpiyat kampına ulaşmışlardı. Kendilerini, ırkına karşı sorumlu hissediyorlardı. Başarı uğruna emek harcadıkları, kazandıkları başarılarla bayrağını göndere çektikleri, yarışlarda göğüslerinde armasını taşıdıkları ülke; Smith ve Carlos’un ırkından olan insanlara ikinci sınıf vatandaş muamelesi yapıyor, eziyet ediyordu. ABD, Smith ve Carlos’un halkının temel insani hak ve özgürlüklerini, faaliyetlerini engelliyordu. Tommie Smith bu olaylara karşı öfke duyuyordu ve bir şeyler yapmak istiyordu. Tommie Smith bir eylem planladı. Bunun yeterince ses getirebilmesi için uygulanacak en ideal yerin Olimpiyatlar olduğunu biliyordu. Planı John Carlos ile de paylaştı.
Plan şöyleydi: Eylem 200 metre yarışından sonra kürsüye çıkacakları sırada başlayacaktı. İsimler anons edildiğinde atletler ayakkabılarını çıkaracaklar, kürsüye yürürken eldivenleri takacaklar, ulusal marş okunduğu esnada gözlerini yere çevirecekler ve siyah eldiveni havaya kaldıracaklardı. Ancak tüm bunları yapmak için Smith ve Carlos’tan en az birinin kürsüde olması gerekiyordu…
Artık büyük gün gelmişti. 1968 Mexico Yaz Olimpiyatları 200 metre yarışı yapılacaktı. Tommie Smith ve John Carlos çantalarını hazırladılar ve yola çıktılar. Yarış başlamadan önce Carlos’a şans dileyen Smith’in ağzından şunlar döküldü: ‘’Onlar için John, onlar için başarmak zorundayız.’’
İçlerinde haksızlığa karşı tutuşan bir isyan ateşiyle koştukları yarışı Tommie Smith birinci, John Carlos üçüncü sırada bitirdi. Yarışı ikinci bitiren atlet ise Avustralyalı Peter Norman’dı. Yarış sonrası büyük mutluluk yaşayan Tommie Smith ve John Carlos eylem için hazırlanmaya başlamışlardı. Tommie Smith öncesinde Peter Norman’ın yanına gitti ve eylem planı hakkında bilgi verdi. Smith, Norman’a “Sana büyük saygı duyuyorum. Bu yapacağımız şey sana tepki değil, bunu o insanlar için yapmam gerekiyor” dedi. Norman da büyük bir nezaketle bu duruma kendisinin de destek vermek istediğini söyledi. John Carlos eldivenlerini olimpiyat kampında unutmuştu ve eylem kısa süreli olsa bile bir engele takılmıştı. Peter Norman, Smith’in eldivenlerini tek tek paylaşma fikrini verince engel aşılmıştı.
Her şey hazırdı ve kürsü kurulmuştu. İsimler anons edilmeye başlandı. Smith ve Carlos ayakkabılarını çıkardı. Bu hareket siyahilerin bilinçli bir şekilde yoksulluğa mahkum edilmesine karşı bir tepkiydi. Siyah eldivenleri taktılar ve kürsüye çıktılar. Peter Norman ise göğsüne taktığı “İnsan Hakları için Olimpiyat” rozetiyle dostluğu ve eşitliği temsil ediyordu. Ulusal marş çalmaya başladığında Smith ve Carlos gözlerini yere çevirdiler. Bu , siyahilerin mutsuzluğunun temsiliydi. Daha sonra eldivenli ellerini yumruk yapıp havaya kaldırdılar. Bu yumruk siyahilerin başkaldırısıydı.
Tam da Smith’in beklediği gibi, eylem tüm dünyada büyük ses getirmişti. Ancak tahmin edileceği üzere büyük bir çoğunluk tarafından da hoş karşılanmamıştı. Smith ve Carlos eylemin hemen ardından kamptan uzaklaştırıldılar. Onları uğurlamaya giden tek bir kişi vardı; Peter Norman. Smith ve Carlos eyleme olan destekten ve göstermiş olduğu cesaretten ötürü Norman’a teşekkür ettiler.
Eylem sonrasında üç sporcunun da hayatı olumsuz etkilenmişti. Spor hayatları bitirilmişti ve hatta ölüm tehditleri alıyorlardı. İnanılmaz bir psikolojik savaşın içine düşen bu sporcuların evlilikleri bile dolaylı yoldan da olsa bitirilmişti. Üç sporcu da hayatının geri kalanında büyük zorluklar çekmişler ancak yine de birbirleriyle olan dostluklarını hiç bitirmemişlerdi.
3 Ekim 2006 tarihinde Avustralyalı eski atlet Peter Norman vefat etmişti. Smith ve Carlos, Norman’a olan vefa borçlarını ödemek ve dostlarına karşı son görevlerini yerine getirmek için cenazeye katıldılar. Üç isim, son kez omuz omuzaydı.
Tarihe damga vuran eylemin öncüleri herkese büyük bir ders vermişti. San Jose State Üniversitesi, 3 atletin kürsüye çıktığı anı ölümsüzleştirmek için okul bahçesine bu anın bir heykelini yaptırmıştı. Ancak heykelde Peter Norman’ın yeri bilinçli bir şekilde boş bırakılmıştı. Mesaj çok anlamlıydı; Norman’ın yerine siz geçin ve ırkçılığa karşı gereken tepkiyi gösterin…
Irkçılık, insanlığın gelmiş geçmiş en büyük sorunlarından biri, belki de en büyüğüdür. Ne yazık ki günümüzde de farklı coğrafyalarda, farklı zihinlerde varlığını sürdürmektedir. Irkçılık, devam ettiği her çağda ve her ortamda ona karşı mücadele etmeyi gerektirecek bir insanlık meselesidir. Spor, birleştirici gücü ile ırkçılığa daima meydan okuyan en ideal ortamlardan biriydi. Smith, Carlos ve Norman’ın eylemlerinin bu denli büyük yankı bulması da, sporun insancıl gücünü gözler önüne sermektedir. Dolayısıyla onların bu başkaldırısı, spor tarihindeki değerini ilk günkü gibi korumaktadır.
Sporosfer Ailesi olarak ırkçılığın bir insanlık suçu olduğunu biliyor ve her durumda karşısında olduğumuzu belirtmek istiyoruz. Irkçılığa karşı ilk büyük isyan olan siyah eldiven olayının kahramanları Tommie Smith, John Carlos ve Peter Norman’a derin ve içten bir saygıyla; iyi ki varsınız, iyi ki var oldunuz. Gösterdiğiniz cesaret nesillere ilham oldu. Sonsuz teşekkürler kahramanlar.
Yazan: Mehmet Balkan
Editöryal: Nergiz Bulut & Yavuz Akyol