“Bir Şampiyonlar Ligi finalinde, bir takımın hak etmeden yenildiğine şahit olmanız çok nadir görülen bir şeydir.”
Bayern Münih efsanelerinden Lothar Matthäus, 1998-1999 sezonu Şampiyonlar Ligi Finali’nde unutulmayacak bir şekilde kaybettikleri kupayı, yıllar sonra bu sözlerle anlatıyordu. Maçın 90. dakikasında duraklama dakikalarını gösteren tabela havaya kalktığında maçı 1-0 önde götüren Bavyera ekibi, 90+1 ve 90+3’te yediği gollere engel olamayıp kupayı dramatik bir şekilde Manchester United’a kaptırıyordu. Bu final, günümüzde dahi unutulmayan maçlar arasına ismini yazdırmıştır.
26 Mayıs 1999’da, Avrupa’nın bir numaralı kupasını kimin kazanacağını belirleyecek maçta, Bayern Münih ve Manchester United takımları Barcelona’nın mabedi Camp Nou’da karşı karşıya geldiler. İşin ilginç yanlarından biri, o sezon bu iki takım grup aşamasında D Grubu’nda da kozlarını paylaşmış ve Barcelona ile Brondby’nin önünde çeyrek finale yükselmişlerdi. Finalin tüm aktörleri aynı gruptaydı.
O zamanki formatıyla 24 takımla oynanan Şampiyonlar Ligi’nde, altı grubun birincisine, turnuvanın en iyi ikincilerinden iki tanesi eşlik ediyor ve toplam sekiz takım bir üst tura yükseliyordu. Bayern Münih kendi grubunu lider tamamlarken, Manchester United ise en iyi ikinci olan Real Madrid ile birlikte diğer birincileri sekize tamamlamıştı.
Final yolunda daha şanslı kuralar çeken Bayern Münih, nispeten daha kolay takımlarla eşleşmiş ve çeyrek finalde Kaiserslautern’i, yarı finalde ise Dinamo Kiev’i eleyerek finale adını yazdırmıştı. Buna karşın Kırmızı Şeytanlar, final yolunda sırasıyla İtalyan devleri Inter ve Juventus’u kupanın dışına itmişti.
Final günü geldiğinde, grup aşamasında oynanan iki maçta da birbirlerine diş geçiremeyen iki takım da, aslında o sezon Camp Nou’nun çimlerine ikinci kez ayak basmışlardı. Final maçının hakemi, Türk futbolseverlerin de yakından tanıdığı ve belki de futbol tarihinin en sempatik hakemlerinden biri olan Pierluigi Collina olmuştu. Yöneteceği bu finalin, kariyerinin en unutulmaz maçlarından birine sahne olacağından bihaber Collina, maçı bitiren düdüğünün ardından stadyumdan çıkan sesi bir aslan kükremesine benzetecekti.
Manchester United maça klasik bir 4-4-2 dizilişiyle çıkmıştı. Kaleyi Peter Scmeichel’a emanet eden teknik direktör Alex Ferguson, geri dörtlüyü Dennis Irwin, Jaap Stam, Ronny Johnsen ve Gary Neville ile oluşturmuştu. Orta sahanın solunda Jesper Blomqvist’i, sağında ise Ryan Giggs’i gördüğümüz dizilişte, merkezde Nicky Butt’un yanında, yarı final maçında gördüğü sarı kartla finalde cezalı duruma düşen Roy Keane’in yerine David Beckham görev almıştı. Bu kadronun ileri uçtaki gol silahları ise, dönemin en iyi ikililerinden Andy Cole ve turnuvanın gol krallığını Andriy Shevchenko ile paylaşacak olan Dwight Yorke olmuştu. Maçın kahramanları olacak Teddy Sheringham ve Ole Gunnar Solskjaer ise oyuna sonradan gireceklerdi.
Bayern Münih ise o dönemde 5-3-2 sweeper dizilişini en iyi uygulayan takımlardan biriydi ve bu maçta da teknik direktör Ottmar Hitzfeld’in seçimi bu diziliş olmuştu. Eskilerin libero diye adlandırdığı mevkiyi ise dolduracak en iyi oyunculardan biri şüphesiz Lothar Matthäus idi. Kalede Oliver Kahn’ın önünde sarkık libero olarak oynayan Matthäus’ün önünde, Michael Tarnat, Samuel Kuffour, Thomas Linke ve Markus Babbel dörtlüsü yer alıyordu. Orta sahayı Stefan Effenberg ve Jens Jeremies ile dolduran Alman ekibi, ileri uçtaki silahlarını Alexander Zickler, Mario Basler ve santrfor Carsten Jancker olarak belirlemişti.
Dönemin muhtemelen en iyi iki kalecisinin kaptan olarak çıktığı maça Bayern Münih adeta golle başlıyor ve sert frikikleriyle ünlü Mario Basler, Bavyera ekibini henüz 6.dakikada serbest vuruştan attığı golle 1-0 öne geçiriyordu. Schmeichel yine baraj arkasına adım almıştı ve bu hamlesini o sezonki Şampiyonlar Ligi’nde ilk kez yapmıyordu. Bu kararı yine bir gole mal olmuştu. Golden sonra baskısını arttıran Manchester United, Münih defansını geçemiyor ve ilk yarı bu skorla sona eriyordu.
İkinci yarıya da aynı kadrolarla çıkan iki takımdan ilk değişiklik Alman ekibinden geliyor, ve yine Türk futbolseverlerin isminden ötürü yakından tanıdığı Mehmet Scholl 71.dakikada oyuna dahil oluyordu. Bu dakikalarda gole daha fazla ihtiyacı olan İngiliz ekibi, Bayern Münih kalesine gol için yüklenirken kalesinde de pozisyonlar veriyordu. Maçın kader anlarından biri de bu dakikalarda yaşandı. Maçın son bölümlerinde Manchester United ceza yayında topa sahip olan Scholl’ün yaptığı aşırtma vuruş, herkesin bakışları arasında yan direkten dönüyor ve Schmeichel’ın kucağına geri geliyordu. Kuşkusuz, bu Manchester United için bir şans anıydı.
Yıllar sonra Peter Schmeichel bu anı, “Topun direğe çarpıp bana doğru geri geldiğini gördüğümde, kazanacağımızı biliyordum” diyerek anıyordu.
Bayern’in maçı kopartma şansı aslında sadece bu an değildi. Maçın son dakikalarında, United kale alanı önünde rövaşata deneyen Carsten Jancker’in vuruşu da üst direkte patlıyor ve adeta o dakikadan sonra yaşanacaklar için bir ‘spoiler’ veriyordu.
Manchester United cephesinde, Teddy Sheringham oyuna 67.dakikada dahil olmuştu. 81.dakikaya kadar etkisiz kalan Andy Cole yerine de oyuna Solskjaer girmişti. İngilizler oyunda kalabilmek için tüm kozlarını oynuyordu. Maçın son dakikalarına girilirken, Alman taraftarların bir bölümü zaferi kutlamaya başlamışlardı. Hatta stadyumda sahibini bekleyen kupa üzerindeki süsler bile Bayern Münih’in renkleriyle süslenmişti. Dönemin UEFA başkanı Lennart Johansson da, kupayı sahibine vermek üzere yerinden ayrıldığında skor halen 1-0’dı. Fakat maç birazdan tersine dönecekti.
Maçın dördüncü hakemi duraklama dakikalarını üç dakika olarak gösterdiğinde, United sol köşeden bir korner kazanmıştı. Kaleci Schmeichel da kalesini terk etmiş ve Bayern ceza sahasında yerini almıştı. Beckham’ın kullandığı korner atışında, Bayern Münih defansının uzaklaştıramadığı topu Ryan Giggs sağ ayağıyla kaleye gönderiyor, ancak top kaleye ulaşmadan altıpas üzerindeki Teddy Sheringham adeta bu vuruşu tamamlayarak topu ağlara gönderiyordu. Büyük sevinç yaşayan United tekrar oyuna dönmüştü. Herkes maçın bu şekilde uzatmalara gideceğini düşünüyordu, ancak tarihin farklı bir planı vardı.
Golün santrasından 30 saniye sonra, rüzgarı arkasına alan United, aynı köşeden bir korner daha kazanmıştı. Bayern Münih az önce yediği golün şokunu üzerinden atacak zamana bile sahip olamamıştı. Topun başına yine Beckham geldi. Bu kez Schmeichel kalesinde kalmıştı. Beckham’ın ortasını yine Sheringham kafayla kaleye göndermişti ancak bu sefer altıpas üzerinde bekleyen ve topu ağlara gönderen isim Solskjaer’di. Maçın duraklama dakikalarına 1-0 geride giren United, inanması güç bir biçimde, iki dakikada bulduğu iki golle öne geçiyordu. İngilizlerin sevinci görülmeye değerdi. Almanlar içinse bu tam bir yıkım anlamına geliyordu.
Maçın son düdüğüyle birlikte bir tarafta sevinç, diğer tarafta ise hüzün vardı. Yıllar boyunca unutulmayacak bir maç olmuştu. Bayern Münihli futbolcular kendilerini maçın bitmesiyle birlikte yere bırakmışlardı. Kazandıklarını düşündükleri Şampiyonlar Ligi kupasının Alex Ferguson ve Peter Schmeichel’ın elinde yükseldiği ana tanıklık etmek, Almanlar için baş etmesi gerçekten de zor bir üzüntüydü.
Manchester United, yeni formatıyla oynanan Şampiyonlar Ligi Kupası’nı ilk kez müzesine götürüyordu. Maç sonu ise başka hüzünler de barındırıyordu. Bu maç, Peter Schmeichel’ın Manchester United formasıyla çıktığı son maç olurken Danimarkalı filebekçisi bir ay sonra Portekiz ekibi Sporting’e imza atıyordu. Öte yandan Lothar Matthäus da bu şekilde bir hüznü ikinci kez tadıyordu. Bayern, 1987 Avrupa Kupası Finali’ni Porto’ya yine son dakikalarda yediği iki golle kaybederken, Matthäus sahaya kaptan olarak çıkmıştı.
Finali bu şekilde kaybetmeyi atlatamamış olacak ki, Bayern Münih 12 Haziran 1999’da oynadığı Almanya DFB Pokal finalini de Werder Bremen’e penaltılarla kaybediyor ve 17 günde iki final birden kaybetmiş oluyordu. Alman ekibi için şüphesiz iyi hatırlanmayan bir sezon olmuştu.
Günümüzde de en unutulmaz Şampiyonlar Ligi Finallerinden biri olma özelliğini koruyan bu maça dair hafızalarda yer edinen en sembolik anlardan biri de, United’ın zafer golünden sonra kaleci Schmeichel’ın kameralara yansayan aşağıdaki taklasıydı. Böyle anlara futbol tarihinde daha fazla şahitlik etmek ümidiyle.
Yazan: Deniz SATILMIŞ
Editöryal Düzenleme: Serkan ÖZDEMİR & Yavuz AKYOL