Formula 1’in heyecanla beklenen yeni sezonu 20 Mart’ta Bahreyn’de yapılan sezonun ilk yarışı ile start aldı. İlk üç yarış sonunda Ferrari zirvede rakipsiz görünürken, bugünlerin hayaliyle yıllardır yanıp tutuşan bir grup var ki, onların coşkusu son yıllarda hiç olmadığı kadar yüksek. Bu grubun adı Tifosi…
Tifosi, Formula 1’in efsane takımı Scuderia Ferrari’nin ateşli fanlarını ifade eder. Etimolojisine bakacak olursak, tifosi kelimesinin kaynağı olarak karşımıza bir hastalık adı olan tifüs çıkmaktadır. Tifosinin kökünün buraya dayanmasının sebebi ise, bu fanların takımlarını hastalık derecesinde desteklediğini net bir şekilde ortaya koymaktır. “Tifoso” İtalyanca’da fan anlamına gelirken, tifosi bu kelimenin çoğul halidir. Yani bilinenin aksine “tifosiler” ifadesi doğru bir kullanım değildir.
Tifosinin ne demek olduğunu en net şekilde anlamak için F1’in hız tapınağı olarak da bilinen Monza GP’ye yakından bakmak yeterlidir. Sezonun bu ayağında adeta kırmızı bir denizi andıran tribünler, şahlanan atın en görkemli halini ortaya koyan dev bir Ferrari bayrağı sizi karşılar. Sezonun en hızlı yarışına en coşkulu atmosferi oluşturarak renk katan tifosinin, kırmızı otomobilin geçtiği her noktada çığlık seslerini duymak mümkün. Günün sonunda Ferrari’nin kazanmasıyla coşku bambaşka bir seviyeye çıkar. Maranello rahibi kilisenin çanlarını bu büyük zafer için çalarken, dünyanın dört bir yanında Ferrari bayraklarıyla tifosi meydanlardadır.
Tüm dünyada kırmızıya zaafı olan F1 severleri bulmak mümkün. Bu dev orduyu organize etmek için 2006 yılında Ferrari tarafından Scuderia Ferrari Club kurulmuştur. Kar amacı gütmeyen bu kuruluşun amacı, dünya genelindeki tifosinin faaliyetlerini koordine etmek ve onlara bir takım ayrıcalıklar sunmaktır. 16 ülkede, 150’den fazla kulübün üyesi olduğu, içerisinde bambaşka milletler ve yaşam tarzları barındıran bu yapının insanları bir araya getirmesini sağlayan tek bir ortak tutku var: Ferrari…
Scuderia Ferrari Club, yaptığı organizasyonlarla bu geniş tifosi ailesine bir araya gelme fırsatı sunmasının yanı sıra takım pilotları ve çalışanlarıyla buluşmak, Maranello’da fabrika turu, Monza GP’de özel olarak ayrılmış tribünler, Modena ve Maranello’daki Ferrari müzelerine giriş, simülatörler ile F1 heyecanını yaşamak gibi ayrıcalıklar tanır.
Tifosiyi diğer birçok taraftar grubundan ayıran özellikleri ise sahip oldukları tutkunun takımlarının başarısından bağımsız olarak daima en yüksek seviyede kalmasıdır. Öyle ki Ferrari’nin son şampiyonluğunu 15 yıl önce elde etmiş olması tifosinin coşkusunu azaltmaya yetmemiştir.
Başarısız geçen bu uzun dönem içerisinde 2019 Monza GP’nin tifosi için ayrı bir önemi vardır. 2010 yılında Fernando Alonso’nun kazandığı yarışın üzerinden yıllar geçmesine rağmen tribünlerdeki kırmızı orduya bir zafer hediye edemeyen Ferrari, 2019 yılında da favori olarak gösterilmiyordu. Sezon genelinde yarış kazanmakta oldukça zorlanan şahlanan at, takımdaki ilk sezonunu geçiren genç yıldızı Charles Leclerc ile hasrete son veriyor ve yıllar sonra tifosiye o çok istediği ve hak ettiği zaferi getiriyordu. Bu zaferin genç pilot Leclerc’i tifosinin yeni prensi yapması kaçınılmazdı. Genç kahraman, o güne kadar gelecek adına çok da umutlu olmayan tifosinin yepyeni hayaller kurmasını ve istikrarlı bir şekilde şahlanan atı podyumun en üst basamağında göreceği günlere olan inancını arttırmıştı.
Bu hayallerinin kabusa döndüğü 2020 yılının ardından 2021’i toparlanma sezonu olarak geçiren kırmızılar, yeni kurallarıyla ve bilinmezlikler ile başlayan 2022 yılına nihayet zirvede girmeyi başardı. Tifosi için şampiyonluk yarışına dahil olmuş bir Ferrari izlemek yeterliyken, ilk üç yarış sonunda zirvede rakipsiz olan şahlanan at, hayal edilenin de ötesine ulaşmış durumda. 2019 Monza’da prensliğini ilan eden Leclerc, krallığını ilan etme yolunda emin adımlarla ilerlerken en büyük desteği yine kırmızı ordusu tifosiden alıyor…
Yazan: Mehmet SOYLU
Editöryal Düzenleme: Yiğit Halil KIRCA