Close

Antik Olimpiyatlar

Olimpiyat oyunları ilk olarak Antik Çağ’da, M.Ö. 776’da Yunanlılar tarafından organize edilmiştir. Özellikle Yunan kültür çevresi için yıllar içerisinde önemi gitgide artmıştır. Peloponnesos Yarımadası’nda bulunan Olympia kenti Olimpiyatlar için bir merkez halini almıştır. Özellikle 8.yy’dan itibaren ortaya çıkmaya ve yayılmaya başlayan Yunan kentleri; polis (kent devleti) halinde Anadolu’da ve Yunanistan ana karasında örgütlenmeye başlamıştı.Bu dönemdeki dış tehditler,Yunan kentlerinin güçlerini birleştirmelerini ve iş birliği yapmayı siyasal açıdan zaruri kılan bir durum arz ediyordu. Yunan kent devletleri tarihte hiçbir zaman bir araya gelememiş ancak savaş gibi olağanüstü koşullarda askeri ve stratejik iş birlikleri yapmaktan da geri durmamıştır. Özellikle Atina ve Sparta arasındaki çekişme nispeten daha sınırlı güce sahip diğer kentler üzerinde tarih boyunca bir baskı unsuru olarak kendisini göstermiştir. Ancak Olimpiyatlar, hemen her konuda bağımsızlığına oldukça düşkün Yunan kentlerini bir araya getiren ve ortak bir kültürü deneyimleme şansına erişilen ender ve belki de en önemli organizasyon olarak dikkati çekmektedir. Öyle ki, Olimpiyatların düzenlendiği zamanlarda kent devletleri kendi aralarındaki savaşlara dahi ara verir, Olimpiyatlara katılım sağlardı. Özellikle Tanrı Apollon, Olimpiyatlar için önemli bir tanrı olarak dikkat çekmekteydi. 

Olimpiyata katılan ve başarılı olan sporculara zaferin temsili olan defne yaprağından yapılmış (defne çelengi) bir taç verilirdi.Ayrıca Antik Çağ insanları için en önemli gereksinimin gıda olduğu düşünüldüğünde;Olimpiyatlarda başarıya ulaşan sporcu, yurttaşı olduğu kent tarafından ödüllere layık görülür ve sporcunun ömür boyu sürecek gıda masraflarını kent devleti üstlenirdi. Ancak Olimpiyatlara katılan sporcuların tek motivasyonu temel ihtiyaçları ile sınırlı değildi, burada kazanılacak bir başarının kişiye sağladığı saygınlık, şan ve şöhret de oldukça önemliydi. Başarılı sporcuların heykelleri, Antik çağ’ın usta heykeltıraşları tarafından yapılır ve kentin çeşitli yerlerinde sergilenirdi. 

Yunan toplumunun ataerkil örgütlenmesi ve kadınların sosyal durumunun geri planda olması nedeniyle Olimpiyatlarda kadınların yarışması ve izleyici olması kesinlikle yasaktı. Sporcuların tamamı erkeklerden oluşur ve bu erkek sporcular çıplak olarak yarışmalara katılırdı. 

Olimpiyatlar,Yunan kentleri için o denli önemli ve prestijli hale gelmişti ki, bazı dönemler Olimpiyatların düzenlenmesi sürecinde kentler arasında ev sahibi olma isteği temelli gerilimlere ve çatışmalara yol açmıştı. Roma İmparatorluk Dönemi ile bağımsızlığını yitiren Yunan kentleri, Olimpiyatlar üzerindeki söz haklarını da bu yeni süper güce devretmek durumunda kalmıştı. 

İmparatorluk, göçler ve hiç bitmeyen uzun süreli savaşlar neticesinde Olimpiyat Oyunlarının düzenli bir biçimde yapılmasını engellemiştir. M.S. 44 dolaylarında Provincia Asia eyaleti içerisindeki Antiocheia’da (Antakya) yeniden düzenlenmeye başlansa da Roma’da Hristiyanlığın yayılımı ve kabulüyle birlikte Olimpiyatlara Yunan tanrılarıyla olan ilişkisi nedeniyle sıcak bakılmamaya başlanmış ve İmparator 1. Theodosius döneminde de tamamen yasaklanmıştır. İşte bu yasak nedeniyle Olimpiyat Oyunları, 1896 yılında Atina’da Olimpiyat Komitesi tarafından yeniden düzenlenene kadar kesintiye uğramıştır. 

Modern Olimpiyatların 2.’si ise Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenmiş ve bu olimpiyatta ilk defa kadın sporcular da yer almıştır.

Yazan: Birtan Sinan Depe

Editöryal: Nergiz Bulut & Yavuz Akyol

Seslendiren: Yiğit Kırca

Video Kurgu: Emircan T. Yücel

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Leave a comment
scroll to top